“Adı Sabo, kara bir oğlan”*
“Sabo”yu da Kızıldere’deki evde kuşatılan bütün devrimcileri de bu “ölüm kalım kavgası”na -hiçbir askeri taktik veya stratejik anlamı kalmış olmasa bile- dahil eden devrimci ahlâkiyattı; 12 Mart askeri diktatörlüğüne karşı açtıkları ayaklanma bayrağının arkasında durmanın vicdani ve manevi bütünlüklerini korumanın biricik imkanı olduğuna dair kavrayışlarıydı.