“Kıyak emekliliğe” hayır, Milletvekilli maaşı asgari ücret çıpasına bağlansın!

1. Tamahkârlık, ikiyüzlülük ve gaflet birbirini besleyince, TBMM’nin milletvekillerinin emekli maaşlarını Emekli Sandığı standardına bağlayarak eşitleme girişimi, vekiller ile milyonlarca emekçinin emekli maaşları makasının iki kat daha açılmasıyla sonuçlandı. Bu sonuç kabul edilemez, adalet ve hakkaniyete aykırıdır. Halkın haklı olarak “kıyak emeklilik” diye nitelediği bu yasa Cumhurbaşkanınca iade edilmeli ve TBMM hatasını düzeltmelidir.

2.  BDP-Blok bütünüyle bu sonuca karşı olduğu halde halde gruba –ve bu arada “sosyalist milletvekilleri”ne- yasama sürecinde aktif olarak yer almışlar, “susarak” ya da “istemem yan cebime koy” anlamına gelecek şekilde oylarını belli etmekten kaçarak belirleyici bir rol oynamışlar, yasama görevlerini savsaklamış veya seçmenlerin beklenti ve tercihleri hilafına davranmışlarcasına “sosyal medya”da yöneltilen suçlamalar dayanaktan yoksundur.

3.  BDP Eş-Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 27 Aralık Salı günü Diyarbakır’da BDP Merkez Yürütme Kurulu toplantısı öncesi basına yaptığı açıklamada da doğruladığı gibi, bu zammın yasalaşmasında BDP-Blok grubunun iradesi, bilgisi ve kararı yoktur. Demirtaş’ın demecinde belirttiğine göre, “Gece yarısı orada bulunan birkaç milletvekilimiz, yasanın içeriğine dair daha tam bilgi sahibi olmadan önergeyi destekliyor. O saatte orada bulunan milletvekilleri üzerinden AK Parti grubu apar topar maalesef bu çalışmayı yapıyor, sonuçlandırıyor.”

4. Kendi payıma, bu düzenlemeyle ilgili olarak konunun BDP-Blok Meclis grubunda görüşülmediğinin, grup yönetim kurulunda ele alınmadığının, kurullar üzerinden hiçbir şekilde bilgilendirilmediğimin bilinmesini isterim. Ertesi gün erkenden Mersin’e yola çıkacağım için “Kıyak emeklilik” oylamasından saatlerce önce, 23 Aralık Perşembe akşamı TBMM’den ayrıldım. Çıkmadan önce, oturum sonunda milletvekillerinin farklı emeklilik uygulamalarının tekleştirilmesine yönelik bir önergenin oylanacağını, bütün parti grup başkanvekillerinin bu konuda hemfikir olduğunu işittim.  Önergeler dolaşımda olmadığından üzerinde fikir yürütmem söz konusu olmadı.  Milletvekillerinin üçte ikisinin halen tabi oldukları bir düzenlemeye geri kalanların da dahil edilmelerinden ibaret bir oylamanın ise üzerinde durmaya değer bir yönünü görmedim. Bunun ötesinde bir düzenleme yapılacağına, bir zammının söz konusu olacağına dair hiçbir işaret almadım. Orada bulunmam konusunda uyarılmadım. Oylamanın, katılmamı gerektirecek bir önemi olduğunu düşünmem için hiçbir geçerli neden olmadığından genel kuruldan ayrıldım. Ertesi sabah ortaya çıkan “kıyak emeklilik” sonucundan hareketle, oylama sırasında genel kurulda bulunmayan BDP-Blok milletvekillerine yöneltilen “böylesi önemli bir oylamada hazır bulunmaları ve hayır oyu kullanmaları gerektiği” yolundaki eleştiriler onların “kıyak emeklilik” düzenlemesinden bilgi sahibi oldukları ya da olmaları gerektiği varsayımına dayanıyor. Ancak bu varsayımın hakikatle hiçbir ilgisi yoktur.

6. Ne yazık ki, oylama, karar ve gerçekte olup bitenler hakkında ertesi sabah “sosyal medya”dan gelen uyarılar dolayısıyla kısmen bilgi sahibi oldum. Yasanın bütününe grup adına “hayır” oyu kullanmış olmamıza karşın “kıyak emeklilik” maddesinin oylanması sırasında gruptan kimlerin orada bulunduğunu ve emekli aylıklarını iki katına çıkaran düzenlemeye nasıl yol verilmiş olduğunu da ancak Cumartesi günü tutanaklara ulaştıktan sonra tam olarak öğrenebildim. Grup üyesi milletvekilleri seçim bölgelerine dağıldıkları ve konu henüz bir grup toplantısında görüşülmediği için, hiçbir arkadaşımızı uluorta zan altında bırakmayı istemem. Grup yönetiminin BDP-Blok’u hiç hak etmediği eleştirilerin hedefi kılan bu sonucu ilk toplantısında değerlendirerek gereğini yapacağından kuşku duymuyorum.

7. Elbette “kıyak emeklilik” kabul edilemez. Elbette ben de herkes gibi, milletvekillerinin yüksek gelir sahibi bir yöneticinin faal olarak çalışırken kazandığına eşdeğer bir emekli maaşını kendilerine layık görmelerinin geçim sıkıntısı çeken milyonlarca emekliyle alay etmekten farksız bir tamahkârlık olduğunun farkındayım. Ancak bunun sorumluluğunun anonim olarak BDP-Blok grubuna yüklenmesinin de başka bir adaletsizlik olduğunu, şahsen ne süreçte ne sonuçta bir rol ve sorumluluğum bulunduğu halde maruz kaldığım eleştirileri yerinde ve haklı bulmadığımı da bu vesileyle belirtmek isterim. Dolayısıyla, bu sonuçtan hareketle özeleştiride bulunmamı gerektiren bir kusurum olduğu kanaatinde değilim.

9. Bununla birlikte grubumuzun siyaseten yapabileceği ve yapması gereken şeyler var. TBMM’nin hatadan dönmesi için bu kararın Cumhurbaşkanlığınca iade edilmesi talebini yükseltmenin herkesten önce bize düştüğünü, bunun adil bir düzenleme için tek gerçek ve pratik imkân olduğu kanısındayım. Nitekim, yukarıda sözü edilen açıklamasında BDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş da yanlıştan dönmenin Cumhurbaşkanının vetosundan geçtiğine işaret ediyor. Cumhurbaşkanı yasayı TBMM’ye iade için toplumsal baskı altına alınmaz ve Çankaya kararı onaylarsa Anayasa Mahkemesinin itirazları benimseyeceğine hemen hiç ihtimal vermiyorum. O nedenle henüz vakit varken Çankaya’nın baskı altına alınması için çaba göstermek zorunlu.

10. Kararın cumhurbaşkanınca TBMM’ye iadesi halinde, BDP-Blok’un milletvekili maaşlarını cumhurbaşkanı maaşına değil, asgari ücrete endeksleyen, böylece, milletvekili maaşlarında her hangi bir artışı otomatik olarak asgari ücrette de bir artışla ilişkilendiren; yasama faaliyetinin finansmanını milletvekili maaşlarına değil, bütün istismar kapılarını kapatıp tanımlı ve belgeli olarak kamu fonlarına bağlayan yeni bir yasa için çaba göstermemiz gerektiğini düşünüyorum.

11.  Bu vesileyle, BDP-Blok’u genel eğilimine aykırı bir biçimde düzen partileriyle aynı hat üzerine düşüren açmazın, temsilcilerimizin, “dört parti işbirliği” ve adı konmamış “mutabakat baskısı”na verdikleri gereksiz önemden kaynaklandığına değinmek istiyorum. Bu baskıya gruba yaslanarak göğüs gerilmesi gerektiğini, grubumuzu siyaseten çok güç durumlara düşüren “dört parti işbirliği”nin de gerçekte bütün partilerin AKP’nin peşine takılması anlamına geldiğini artık anlamamışsak, bundan böyle hiç anlamayacağız demektir.

12. Bu karar sonrasında, denetim görevlerini yerine getiren, yapıcı eleştiri, uyarı ve yol gösterme çabalarını eksik etmeyen yoldaşlarımıza müteşekkirim.

Ertuğrul Kürkçü
BDP Mersin Milletvekili