Ertuğrul Kürkçü’nün adliyeye itiraz dilekçesini verdikten sonra yaptığı konuşmayı aşağıdan izleyebilirsiniz.
Rojbaş! Kardeşlerim, yoldaşlarım merhaba!
Beni aranıza aldınız, bağrınıza bastınız, başınıza tac ettiniz. Buna layık olmak için ömrüm boyunca ne yapmam gerekirse yapacağım. Mecliste olur veya olmaz, ama bu halk özgür olacaksa arasında ben de olacağım.
Hepiniz biliyorsunuz. Bizim derdimiz mebus olmak değil, sizin vekiliniz olmak. Mebus olmak demek, halkın tepesinde keyif çatmak, onun parasıyla konfor içinde yaşamak,onun aleyhine kararlar vermek, onun nasıl zulüm altında yaşacağına karar vermek demek. Ama vekil olmak, sizin sesiniz olmak, sizin acılarınızın içinde yaşamak… Bunu Kürtçe’den başka dillere tercüme etmek, Türkiye’nin batısına taşımak, Türkiye’nin yoksullarına taşımak, onlarla ortak bir ırmak içinde akmak için sizin sesinizi taşımak demektir. Bu ses ha parlamentodan yükselmiş, ha başka yerden yükselmiş. Bu ses kesilmeyecek, bu ses susmayacak, halklar özgür olacak!
Bu memleketin toprağını biz süreriz, inşaatlarını biz yaparız, yükünü biz taşırız, eşyalarını biz üretiriz, dikişini biz dikeriz ve bizim payımıza zulüm düşer. Düşmeyecek!
Bu ses ister buradan olsun, ister Mersin limanından olsun, ister İstanbul’un göbeğinden olsun bu ses hep yankılanacak. Kürt’ün, Çerkez’in, Arap’ın sesi bir. Halklara özgürlük!
Bu uğurda mücadele eden binlerce insan oldu. Binlerce insan hayatını verdi. Türkiye’nin son 40 yılında 50-60 bin insan canını verdi. Türk’ü, Kürt’ü özgürlük için, demokrasi için canını verdi. Bunu bugün, yarın, değilse öbür gün elde edeceğiz. Zulüm altında yaşamaya devam edemeyiz. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin despotluğu, Tayyip Erdoğan’ın tiranlığı altında yaşayamayız. Hakimin, askerin, bürokratın, sermayedarın zulmü altında yaşayamayız.
Parlamentoya gitmek bize bunun için lazımdı. Şimdi kapıyı kapatıyorlarsa eğer o zaman her yer parlamento. Her yerde kurun parlamentolarınızı. Meclisler her yerde, her sokakta, her ilde, her köyde, her mahallede. Her ilde bir meclis… Her meclisten yükselecek ses aynı; sadece zaman biraz uzayacak hepsi o kadar. Yüreğinizi ferah tutun arkadaşlar. İtirazlarımızı yapacağız. Sonuç alırız, almayız bunun hiç önemi yok. Ama Mersin, Mersin’in halkı, yoksulları, ezilen Kürt emekçileri bir gün Kürt kardeşleriyle birlikte kendi parlamentolarında özgür bir vatanda, ortak bir vatanda, demokratik bir ulus içinde yaşayacaklar. Zafer bizim olacak!