Bir Savaş Varken Ne Demokrasi, Ne Kalkınma Olur

Türkiye’de bir savaş varken, kaynakları tüketen bir çatışma sürerken ne kadar isterseniz isteyin ne demokrasi, ne kalkınma mümkün. Çünkü savaş militarizmi besler, savaş kaynakları tüketir. O nedenle kaynakların tüketilmesini, militarist otoriter ideolojinin hakimiyetini durdurabilmek için her şeyden önce savaşı durdurmak gerekir.

Barışın gerçekleşebilmesi için Türkiye’nin yeniden kuruluşuna ihtiyaç var. Bu barış fikrini topluma taşımamız ve taraflara alan açmamız ve sesi duyulmayanların sesini taşımamız lazım. Ben bir sosyalistim. Bir sosyalist olarak temel iddiam işçi sınıfının kuttuluşu, ama işçi sınıfı bir tek unsurdan oluşmuyor. İşçi sınıfı Türkiye’de yaşayan bütün ezilenleri ortadan kesen ve hepsinin ortak paydası olan bir sınıf. Kürtler, kadınlar, Aleviler, yoksul ve işsizler, emekçi köylüler… Bunların tamamı bu çatışmadan etkileniyor ve bunların tümünün bu çatışmanın son bulmasında çıkarı var. Dolayısıyla özgürlükler alanını genişletebilmesi için mutlaka ve mutlaka çatışmaya son verebilmemiz, adil ve onurlu bir barış kurabilmemiz lazım. Bu herkesin söz hakkına sahip olduğu ve kendi düşüncelerini açıkça ifade edebildiği bir yeni düzendir. Bu yeni düzenin kendisini yeni bir anayasa ile taçlandırması lazım. Mevcut anayasa Türkiye’de bir tek etnisite, bir tek dil, bir tek kimlik ve din üzerine kurulu. Oysa biz çoğulcu bir toplumda yaşıyoruz. Dolayısıyla bütün çoklukların ifadesini hem yasal gören, hem de azınlıkları koruyan yeni anayasal düzene ihtiyacımız var.

Seçim Kervanı, 20 Nisan 2011