Çiftlik Bank: En Büyük “Saadet Zinciri” AKP’nin Kendi Ekonomik Politikasıdır

Ertuğrul Kürkçü, Çiftlik Bank  dolandırıcılığının araştırılması amacıyla CHP’nin verdiği önerge üzerine TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada: “Hükûmetin kendi iktisadi uygulamalarının aslında bir başka ulusal ve uluslararası ölçekte Ponzi uygulaması olduğunu söyleyebilirim. Halkımız AKP’ye oy verirken bunu düşünmelidir.” dedi.HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; bir saadet zinciri vakasıyla karşı karşıyayız ve bu, ilk kez Türkiye’nin başına gelmiyor. Aslında, 1998’de “Titan Saadet Zinciri” diye başlayan bir rezalet sonucunda, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 80’inci maddesinde bu tür piramit satış sistemleri yasaklanmıştı. Yani aslında, bu Çiftlik Bank’ın hiçbir zaman kurulamaması gerekiyordu, tartışmamız gereken mesele budur. Bu, uluslararası literatürde “Ponzi Oyun Sistemi” diye bilinen işin Türkçeye tercümesinden ibaret. Bütün mantığı, ilk para koyanların son para koyanlar tarafından beslenmesine dayalı bir aldatma, dolandırıcılık sistemi olmasıdır; hiçbir zaman ilk para koyanlara ödenecek paranın yetiştirilmesi mümkün olmadığı için, sondan gelenlere hiçbir şey kalmadığından bunların hepsi daima çökerler ve bu bir uluslararası suçtur. Türkiye’de MASAK [Mali Suçları Araştırma Kurulu] niye vardır, niçin [Çiftlik Bank’ın kurulduğu] 2016’dan bugüne kadar hiçbir şekilde bu ve bunun benzeri yeni saadet zinciri, Ponzi sistemlerine herhangi bir biçimde el konulmamıştır, bunun tabii ki araştırılıp cevabının verilmesi gerekir.

Sayın Tarım Bakanı Fakıbaba diyor ki: “Biz farkına varır varmaz hemen gereğini yaptık.” Ama aynı Fakıbaba, Sakarya’daki tesisin açılışına tebrik mesajı göndermişti. Nasreddin Hoca’nın hikâyesi gibi, “kazanın doğurduğuna inanıyorsun ama öldüğüne inanmıyorsun.” Kazanın doğurduğuna da inanmayacaktın, bu telgrafı da çekmeyecektin. Bütün bunların meşruiyet kazanması, kısmen, bütün yerel yetkililerin ve Hükûmet yetkililerinin, Hükûmetin yerel temsilcilerinin, hepsinin, bu işler olup biterken orada olması[yla]dır. Kaymakam oradadır, müftü oradadır, AKP il başkanı oradadır, ilçe başkanı oradadır, jandarma komutanı oradadır, alayı oradadır ve bu insanın [Çiftlik Bank sahibi] kendisi değil [hükümet] kurumu[nun] arkasında olduğu bilgisi insanları buraya yönlendirir. Tabii ki günümüzde Hükûmete yaklaşarak para kazanma bir usul olduğu için, herkes Hükûmete ve şansa yaklaştığına -burada- inanmıştır bu görüntüler altında. Bunların Hükûmet tarafından önlenmesi gerekirdi. Fakat işin doğrusu, Adalet ve Kalkınma Partisinin bu araştırmaya “hayır” diyeceğini biliyorum çünkü bu araştırma yapıldığı takdirde bütün bu Ponzi işlerinin hepsinin gerisinde hem AKP’ye yaklaşarak pozisyon kazanmış unsurların bunu yönlendirmesi hem de yerel yöneticilerin her yerde bunun yanında yer alması buna bir meşruiyet kazandırması [olduğu ortaya çıkacaktır]..

Aslında bence Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu buna “evet” demelidir çünkü bu zincirleme ilişkiler dolayısıyla en çok paraları ellerinden alınan, dolandırılanlar arasında AKP seçmenleri vardır çünkü genel topoğrafya budur. Fakat ben Hükûmetin aslında kendisinin iktisadi uygulamalarının bir başka ulusal ve uluslararası ölçekte bir Ponzi uygulaması olduğunu söyleyebilirim çünkü Hükûmetin 2018 Ocak sonu itibarıyla yurt dışı varlıkları 232,8 milyar, yurt dışı yükümlülükleri 713,8 milyardır yani UYP açığı -uluslararası yatırım pozisyonu açığı- 481 milyar olan bir ülkeden söz ediyoruz ve bu ülkeyi yönetenler bize diyorlar ki “Yüzde 7 büyüdük.” Bundan âlâ bir Ponzi, bundan âlâ bir saadet zinciri olamaz. Halkımız AKP’ye oy verirken esas bunu düşünmelidir.

Teşekkür ederim.