Basının durumunun her gün daha kötüye gittiği bir ülkenin demokratik uluslararası toplumda yeri olabilir mi?

Ertuğrul Kürkçü, AKPM Bahar Oturumu kapsamında “Avrupa’da gazetecilerin durumu” tartışmasında söz alarak Türkiye’de temel özgürlüklerin tehdit altında olduğuna dikkat çekti.  “Böyle bir ülkede, ifade özgürlüğü, demokratik değişim için göz önüne alınması gereken ilk şeydir” dedi.

150 gazetecinin cezaevinde olduğu, binlerce gazetecinin medya kuruluşlarına hükümetçe el konmasının ardından işten çıkarıldığı ve yaklaşık 40 bin sosyal medya kullanıcısının internetteki açıklamalardan dolayı kovuşturuldukları bir ülkeden gelen bir AKPM üyesi için ifade özgürlüğü güvenceleri başka her türlü kaygının üzerindedir.

Bu durum, Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu ile AKPM İzleme Komitesi ve AKPM oturumları da dahil olmak üzere AKPM raporlarında belgelenmiştir. Bunlar Türk Hükümeti ve Avrupa Konseyi üyesi ülkeler tarafından da gayet iyi biliniyor. [Buna karşın] 2016’dan bu yana durum her yıl ve her geçen gün daha da kötüleşiyor. Bu Konseyin yüzleşmesi gereken büyük bir mesele. Bir ülkede basının durumu her geçen gün kötüye gidiyorsa, [bu ülke] hala demokratik olarak örgütlenmiş bir uluslararası toplumda yer sahibi olmayı hak ediyor mu, yoksa bu ilişkilerin şöyle ya da böyle yeni bir düzeye mi getirilmesi gerekiyor? Bu yanıt gerektiren büyük bir soru. Türkiye’de bu baskılarla yüzleşmek için aydınlar, gazeteciler ve toplumun geneli tarafından verilen büyük bir kavga var.

En kötüsü, sorunun sadece yasal değil ekonomik olmasıdır. Bağımsız haber kuruluşları hükümetin gözdelerine zorla satılıyor ve son gelişmelerin ardından en büyük 10 medya kuruluşunun her biri hükümet destekçilerinin kontrolü altına girdi. Böyle bir ülkede, ifade özgürlüğü, demokratik değişim için göz önüne alınması gereken ilk şeydir.

Avrupa Konseyi iyesi ülkelerden ve tüm meslektaşlarımızdan, ifade özgürlüğü ve genel olarak özgürlük mücadelemizi desteklemelerini diliyoruz. Teşekkür ederim.

ENGLISH:

For a PACE member from a country where 150 journalists are in prison, where thousands of journalists have been sacked after their media outlets have been seized by the government, and where around 40 000 social media users have been prosecuted for statements that they made on the Internet, guarantees for freedom of expression overwhelms all other concerns.

The situation has been well documented in European Union, European Commission and PACE reports, including Monitoring Committee reports, and PACE meetings. This is well known by the Turkish Government and Council of Europe member countries. Since 2016, the situation has been worsening every year and every day. This is a big matter for this Organisation to face.

If a country’s press situation is deteriorating daily, does it still deserve its position in a democratically organised international community, or should it somehow be brought to a new level of relations? That is a big question to be answered. In Turkey, there is a big fight by intellectuals, journalists and the general population, to face those pressures. The worst issue is that the problem is not only legal but economic. Independent news outlets are being forcibly sold to favourites of the government, and after the latest events, every one of the 10 biggest media outlets has fallen under the control of government supporters. In such a country, freedom of expression becomes the first concern for democratic change. We ask the Council of Europe’s member countries and all colleagues to support our fight for freedom of expression, and freedom in general. Thank you.