Yazılar

Karadeniz’in yoksulları da barışa muhtaç

Karadeniz’in yoksulları da barışa muhtaç

24 Şubat 2013 at 23:54

Karadeniz’in kentleri, dağları, kırları, suları, denizi Karadeniz’in emekçi halklarınındır; Onlar da barışa Kürtler kadar, Türkiye’nin öteki halkları kadar aç, onlar kadar susuz, onlar kadar muhtaçtırlar.

İsmet Paşa’nın İzinde

İsmet Paşa’nın İzinde

03 Şubat 2013 at 11:41

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki üç statüko partisinin sözcüleri, esasen kurucu baba İnönü’nün 1935’te yayınladığı ‘Şark Seyahati Raporu’ndaki temel görüşleri paylaşıyorlar.

Barış kapısını zorlamak…

Barış kapısını zorlamak…

23 Ocak 2013 at 07:29

İmralı’da “istişare” başlarken sosyalistler bir kenarda durarak olacakları izlemekle yetinemezler, “barış” diktatörlükle mücadelemizin en önemli kaldıracı.

Roboskî Katliamı Soruşturması: Dağ fare doğuramadı!

Roboskî Katliamı Soruşturması: Dağ fare doğuramadı!

02 Ocak 2013 at 13:42

Ertuğrul Kürkçü, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun “sızan” Uludere-Roboski Katliamı  raporunu Yeni Özgür Politika’ya değerlendirdi.

Zalim militaristlerden halkın çocuklarını korumak; Askerin Hakkı Yurttaşın Hakkı

Zalim militaristlerden halkın çocuklarını korumak; Askerin Hakkı Yurttaşın Hakkı

10 Aralık 2012 at 11:19

Kürkçü Yazdı: Askerin hakkını yurttaşın hakkından ayırdığınızda ne askerin ne yurttaşın hakkı gerçekleşir. Bu ikisi arasındaki gerilim ancak devlet, egemen sınıfın devleti olmaktan çıktığında sönmeye başlar, devlet devlet olmaktan çıktığında da ne askere ne orduya gerek kalır.

Namık Tarancı: Faili Meçhul Saatinde Devrilmiş Bir Heykel

Namık Tarancı: Faili Meçhul Saatinde Devrilmiş Bir Heykel

05 Aralık 2012 at 11:16

 Meslek örgütleri gazeteci katillerinin cezasızlığına son verilmesine katkıda bulunmak istiyorsa önce onları “devrilmiş bir heykel” gibi düştükleri yerden kaldırıp bir gazetecilik anıtı olarak gelecek kuşaklara mal etmeli.

Kuyudaki taş: AKPM’nin ‘siyasi mahpus’ tanımı

Kuyudaki taş: AKPM’nin ‘siyasi mahpus’ tanımı

25 Kasım 2012 at 12:34

AKPM önceki bin yılın telakkilerini yansıtan bir “siyasi mahpus” tanımıyla, günümüzün devlet terörü mağdurlarını egemen devletlerin insafına terk etmekte bir beis görmedi; kuyuya bir taş attı, çıkarabilene aşk olsun!

Gandhi Akyol’u duysa…

Gandhi Akyol’u duysa…

10 Kasım 2012 at 12:40

 Hayat ve barış onların baktığı yerde değil, oğullarının ve kızlarının amaçları peşinde cezaevi kapılarında yürekleri çarpan anne-babaların baktığı yerde.