Yeni Bir Yola Çıkarken

Ertuğrul Kürkçü

Türkiye’nin en uzun haftası sona ererken kazanabildiğim milletvekili adaylığı politik partilerin liderlerininkinden bile kişisel bir konum. Artık bianet’e veda etmeliyim…

“[…] bianet’te çalışmak, bianet’ten çıkınca siyasi yayınlarla, sosyalist hareketin kendini yeniden kurması için yapılması gereken işlerle uğraşmak birbirine yabancı değil. Bunların hepsini birbiriyle ilişkilendirmek için de yeni bir iletişim düzeneği oluşturmak çok önemli. Tıpkı grev yapmak, politik parti kurmak, mahalle derneği oluşturmak kadar önemli.

“Bence kapitalizmin hakimiyet ilişkilerine karşı getirilmiş her düzeydeki bütün itirazlar çok devrimcidir ve ancak bunları piyasanın dışında bir iletişim mekanizmasıyla birbirine bağladığımız zaman sonuç alabiliriz.”

Emine Özcan’ın bianet için benimle üç yıl önce yaptığı bir söyleşide böyle bağdaştırmışım siyaset ve haberciliği bir arada yürütme çabalarımı… Artık bağdaştırılamaz, en azından 13 Haziran’a kadar.

“Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku”nun Mersin milletvekili adayı olunca bianet’i kendimden özgürleştirmek gerekir. Bu politik bir zorunluluk olmasa da etik bir zorunluluk. bianet bütün milletvekili adaylarına eşit mesafede kalmalı.bianet yayına başladığından bu yana kendisini o gülünç “tarafsızlık” iddiasıyla tanımlamaya hiç kalkışmadı. Hep emeğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, hakların tarafında oldu… Ama bu başka bir şey… bianet benim tarafımda olamaz. Olursa bianet olamaz. Üstelik Türkiye’nin en uzun haftası sona ererken kazanabildiğim milletvekili adaylığı politik partilerin liderlerininkinden bile daha kişisel bir konum. Burada durmamız gerek.

Umarım 13 Haziran’dan sonra “kapitalizmin hâkimiyet ilişkilerine karşı” mücadele için tuttuğum yeni yoldan geri dönmem gerekmez… Ama hiç değilse o güne kadar, her sabah kapısından girerken içimin aydınlandığı bianet’e onu yönetenlerden, ona haber taşıyan, yorum yapanlardan biri olarak gelmemem gerekiyor.

Ben olsam da olmasam da bianet vazgeçilmez bir bağımsız haber kaynağı olmayı sürdürecek. Ama bu, yükün büyüğünü bu sefer de Nadire’nin sırtına yıktığım duygusuna kapılmamı önlemiyor…

Bütün mesai arkadaşlarımı çok özleyeceğim. Şimdiden burnumun direği sızlıyor. Ama vakti gelince gitmesini bilmeli.

Hoşçakalın.