Kürkçü, TBMM Genel Kurulu’nda CHP’nin verdiği grup önerisi üzerine yaptığı konuşmada: “Savaştan kimse kayıpsız çıkamaz, kana bulanmadan çıkamaz, insanlık suçu işlemeden çıkamaz, bir tane de olsa işlersiniz. O nedenle, en iyisi savaşmamaktır.” dedi.
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; elbette bu Cumhuriyet Halk Partisi önergesi doğrultusunda, Hatay’da ve her yerde olanların Mecliste konuşulması, bunun için bir Meclis araştırma komisyonu oluşturulması talebini destekliyoruz. Bunun karşısında durmak için aslında Türkiye’de olan bitenden habersiz kalmaya devam etmeyi istemek olabilir, ne olup bittiğini ancak böyle anlayabiliriz çünkü. Evet, burada güvenlik sağlanmalıdır ama güvenliğin esası barıştır. Savaşta neyin güvenliğini ne kadar sağlayabilirsiniz? Savaş, iki tarafın ya da savaşta daha çok taraf varsa onların hepsinin birbirlerini tahrip etmek, zarar vermek, öldürmek üzerine kurulu bir denklemdir. Savaştan kimse kayıpsız çıkamaz, kana bulanmadan çıkamaz, insanlık suçu işlemeden çıkamaz, bir tane de olsa işlersiniz. O nedenle, en iyisi savaşmamaktır. Ben, savaşmamak için gerekenler yapılmadıkça alınacak hiçbir önlemin işe yaramayacağını söylemek istiyorum.
Türkiye Afrin’e sefer açarken iki şeye dayandırdı bunu: Birincisi, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 51’inci maddesi. Bunun Afrin’e açılan savaşla hiçbir ilgisi yoktur, sınır tecavüzleriyle ilgilidir. Afrin bölgesinden Türkiye’ye bugüne kadar bir tek sınır tecavüzü olmadığını biliyoruz, herkes biliyor bunu. İkincisi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1624, 2170 ve 2178 sayılı kararlarına dayandırdı. Bu kararlar esasen IŞİD, El Nusra ve El Kaide’nin diğer kollarına ilişkin olarak Birleşmiş Milletler tarafından alınmış kararlardır. Hiçbir şekilde Güvenlik Konseyinin kararlarında YPG ya da diğer Kürt güçlerinin adı geçmemektedir.
Bu savaşın bir an önce sonlandırılması ve çatışmaların bitirilmesi gerekir çünkü her ne kadar her gün çok akla ziyan rakamlar işitiyorsak da gerçekte Suriye İnsan Hakları Gözlemevinin 24’üncü gün itibarıyla tarafların kayıpları ve sivil kayıplar konusundaki Suriye İnsan Hakları Gözlemevi esasen Esad rejimiyle anlaşmazlık hâlinde olan tarafların insan hakları kaydını tutuyor. Buna göre şu ana kadar 163 DSG ve YPG militanı, 211 de Zeytin Dalı Operasyonu kapsamında savaşan insan hayatını kaybetti; bunların 34’ü Türk Silahlı Kuvvetlerinden, 2’si de pilot.
Sivil kayıplar daha önemli. Şu ana kadar 21’i çocuk, 13’ü kadın; 75 Kürt, Arap ve Ermeni Afrin Harekâtı sırasında hayatını kaybetti. Bunların bir bölümü Afrin sakinleri, bir bölümü Suriye’nin başka yerlerinden Afrin’i güvenli bölge olarak bildikleri, çatışmasızlık bölgesi olarak gördükleri için göç etmiş olanlar.
Şimdi, bütün bu operasyon devam ettikçe bunun artarak süreceğini tahmin edebiliriz. O nedenle, gerekçeleri, askerî gerekçeleri, siyasi gerekçeleri, insani gerekçeleri bakımından irrasyonel, akla uygun olmayan bu operasyonun -Kürt meselesini sonlandırmak için daha çok Kürt’ü hedef alarak Kürt meselesine çare bulmaya çalışan bu şey- sonunda sonuçlandığında şöyle diyebilirler: “Operasyon çok başarılı fakat hastayı kaybettik.” Hiç kimseyi kaybetmek istemiyoruz.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlarım. (HDP sıralarından alkışlar)
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.