Kürkçü, Başbakanlığa verdiği soru önergesinde, basına “Çöktürme Planı”nın ikinci bölümü olarak yansıyan belgelerde basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar ile TRT ve Anadolu Ajansı’nın operasyonel görevlerinin düzenlenmesini sordu.
Basına yansıyan haberlerde Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nca 2014’te hazırlandığı iddia edilen “çöktürme planı”nın 2. Kısmının da olduğu ve sözkonusu belgelerde “Bölgede yapılan harekatta alınacak acil tedbirler ve 84933840-3000-350-14 Askeri Birimlerinin Yetkileri”nin düzenlendiği ifade edilmektedir.
Bu belgelerde HDP’ye yönelik kanun ve Anayasa dışı tedbirlere başvurulacağı, Demokratik Bölgeler Partisi’ne ait belediyelere kayyum atanacağı, bölgede operasyon yürütecek güvenlik personelinin silah kullanma yetkilerinin düzenlendiği ve görevleri dolayısıyla hukuki soruşturmaya uğramayacaklarının yer aldığı iddia edilmektedir.
Belgelerin basınla ilgili bölümünde: “Bölgede sürmekte olan harekatın medyaya nasıl yansıtılması gerektiği konusunda, provokasyonları ve dezenformasyonu engellemek, kamuoyunu bilgilendirmek ve güvenlik güçlerimizin moralinin bozulmamasına özen gösterilmeli. AA tarafından bilgi ve görüntü dağıtımı yapılarak bölgede gerekmedikçe gazete ve ajansların muhabir bulundurmamaları, operasyonların selameti için gerekli olduğu, ihtiyaç duyulması halinde operasyon komutanlarından izin alınarak, alana girilip gerekli görüntülerin alınması ve bunların yayınlanması gerekmektedir. Bölgelerde özellikle AA ve TRT muhabirlerinin bulunması ve yapılan haberler, çekilen görüntülerin diğer basın kuruluşlarıyla paylaşılması, yabancı basını da akreditasyonla gözetim ve denetim altına almak ve alanlara sokmamak gerekmektedir.
Basının özellikle öldürülen terörist sayısında serbest bırakılmasının daha uygun olacağı, aksi taktirde rutin rakamlar kamuoyu nezdinde kafa karışıklığı yaratacağı, özellikle bu konuda hassas olmak gerekmektedir. Sivil ölümlerinin duyurulmasının önüne geçilmesi, operasyon güçlerimizin moralmen çöküntü yaşatabilecek haber ve görüntülerin kullanılmamasına dikkat etmek yönetici konumdaki personelin sorumluluğu dahilindedir. Yapılan harekatın isimlendirilmesi, bölgede ve terör örgütünü küçültücü ve moralmen çökerten ifadelerin kullanılması basın yöneticilerinin marifetine bırakılmalıdır. Unutulmamalıdır ki operasyonun en önemli ayağı ve dayanağı basın olmaktadır.” ifadelerinin yer aldığı iddialar arasındadır.
Bu gerekçeyle;
1. Hükümetiniz, bu plan doğrultusunda yürütülen operasyonlar sırasında basınının görev ve yetkilerinin düzenlemesinin Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nca yapılması kararını benimsemekte midir?
2. Açıkça basın özgürlüğünü kısıtlayan bu kararın iç hukuk ve uluslar arası hukuk bakımından yaratabileceği sorunlar hükümetinizce hesaplanmış mıdır?
3. Hükümetin yürüttüğü operasyonlarda insan hakları ihlalleri ve halkın haber alma özgürlüğü açısından şeffaflık ilkesi geçerli olması gerekirken yukarıda ifade edilen şekilde “yabancı basının da akreditasyonla gözetim ve denetim altına almak ve alanlara sokmamak” yoluyla basının kısıtlanmasının amacı nedir?
4. “Sivil ölümlerinin duyurulmasının önüne geçilmesi” demek çatışmalar sırasında sivil ölümlerin olacağının önceden bilinmesi anlamına gelmektedir. Bunun açıkça bilinerek operasyon yapılması hükümetinizin bilgisi dahilinde midir?
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.