Kürkçü, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada: “Halklarımıza siz özgürlük, adalet, eşitlik, hapisteki Cumhurbaşkanı adaylarının serbest bırakılmasını değil ama birkaç kuruş karşılığında, şu güne kadar halledilmemiş birkaç meselenin halledilmesi karşılığında Adalet ve Kalkınma Partisine oy vermesini teklif ediyorsunuz.” dedi.
Sevgili arkadaşlar, kalan bakiye tartışmayı tamamlayalım.
Anlaşma, Sayın Elitaş, Dışişleri Bakanlıkları arasında değil, Hükûmetler arasında, dolayısıyla Hükûmetlerin konuşlandığı yerler olarak görünmesi gerekirdi. İsrail hariciyesi size bir anlaşmayı bu şekilde dayatmış ve kabul edilmiş. İkincisi, anlaşma özür maddesini içermiyor. Bu nedenle bu tartışma hâlâ sürecek ama şimdiki konumuz bu değil. Ben dokunup geçmiş olayım.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, önümüzde bir torba daha var, Mustafa Elitaş ve Ahmet Aydın’ın bazı kanunlarda değişiklik yapma teklifi. Ben bu teklifin gerekçesini size okumak istiyorum okumayanlarınız varsa, Komisyonda bunu konuştuk: “24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimiyle genel seçim sürecinde geniş toplum kesimlerini yakından ilgilendiren ve süregelen sorunların bir an önce çözüme kavuşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır bu çerçevede.” Yani özetle sevgili arkadaşlar, ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisi bir kanun çıkarıyor açıkça adını “seçim rüşveti” koyarak. Herhangi bir kanunun gerekçesi “Önümüzde seçim var, o yüzden kanun çıkarıyoruz.” olabilir mi? Ancak ve ancak bir seçim rüşveti yasası böyle çıkabilir. Bunun açıkça itiraf edilmesi, aslında içten geçenin dile vurulması yani psikolojide “Lapsus” dediğimiz hadise bu, demek istemez ama demekten de kendini alıkoyamaz ve kendini ele verir.
Şimdi, bir seçim rüşveti yasası tartışacağız. Biz bu rüşvetin bu şekilde yasalaştırılmasına karşıyız açıkça fakat bu meydan okumayı da kabul ediyoruz. Getirin bakalım, şu “rüşvet” dediğiniz şeyler neymiş, hepsini hep beraber konuşalım. Halklarımıza siz özgürlük, adalet, eşitlik, hapisteki Cumhurbaşkanı adaylarının serbest bırakılmasını değil ama birkaç kuruş karşılığında, şu güne kadar halledilmemiş birkaç meselenin halledilmesi karşılığında Adalet ve Kalkınma Partisine oy vermesini teklif ediyorsunuz. Ben inanıyorum ki bunca yıldan sonra halklarımız şu ferasete artık erişmiştir: Kendilerinin olan, zaten başka türlü daha çok, daha geniş, daha anlamlı bir şekilde kendilerinin olması gerekeni alacaklar, Adalet ve Kalkınma Partisine de oylarını vermeyeceklerdir, oylarını adalet, eşitlik, özgürlük, demokrasi, halkların eşitliği için kullanacaklardır. Bundan da herhangi bir sonuç elde edemeyeceğinizi hepiniz hep birlikte göreceksiniz. Meydan okumanızı kabul ediyoruz, pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. (HDP sıralarından alkışlar)
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.