Bu Yasa Geçerse Hayatımız Son Derece Sert ve Çetin Mücadeleye Gebedir. Biz bu Mücadeleye Varız!

Ertuğrul Kürkçü, TBMM’de görüşülen “ittifak yasası” üzerine yaptığı konuşmada:”Böyle ittifak elbette böyle bir sonuç doğurur, böyle bir sonucu elde etmek için de zaten böyle bir ittifaka ihtiyaç vardır; o yüzden tencere yuvarlanır, kapağını bulur. Fakat bununla aslında şu yapılmış olacaktır: Bir seçim yoluyla seçimlerin artık iktidarın hiçbir zaman seçimle el değiştirmeyeceği bir yeni dönemin kapısı açılacaktır. “

Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; bu, 3’üncü madde belki de bütün yasa teklifinin en kritik maddesi. Daha sanki kritik gibi görünenler var ama bu hakikaten kritik çünkü esasında bugüne kadar yani yüz yıllık deneyimin sonucunda seçimler seçime katılacak partiler tarafından en küçük birimde düzenleniyordu ve bütün diğer birimler de bunu yansıtıyordu yani sandık kurulları seçime katılan partilerin temsilcileri ve onların gönderdikleri müşahitler tarafından sevk ve idare ediliyordu yani millet kendi seçimini kendisi yapıyordu.

Şimdi artık, bu 3’üncü madde ve 4’üncü madde olduktan sonra seçimlerin devletleştirildiğini sonucuna kolayca varabiliriz çünkü hem sandık başkanı kaymakam tarafından gönderilen listeyle Yüksek Seçim Kurulu tarafından tayin ediliyor hem de 4’üncü maddeye göre bir de sandık kurulu üyesi ve onun yedeği. Böylelikle, şimdi sayıyorum size: Sandık kurulu başkanı merkezden tayin yoluyla geldi; iki, sandık kurulu üyesi merkezden tayin yoluyla geldi; üç, AKP temsilcisi; dört, MHP temsilcisi. 7 sandık Kurulu üyesinden 4’ü iktidar blokunun üyesidir, onunla bağlantılıdır.

Hiç bunların tarafsız olabileceğini falan bana anlatmayın. Bütün devlet memurlarının şuan itibarıyla bir elekten geçtiğini, bunların aynı zamanda devlet tarafından tercih edilen sendikanın üyesi olduklarını, hemen hemen tamamının TÜRKİYE KAMU-SEN üyesi olduğunu bilmiyormuş gibi birbirimize davranmayalım. O zaman nereye geliyoruz? Aslında yurttaşların seçime katılan partilerinin temsilcilerinden oluşan ve hepsinin birbirini denetlediği bir sandık kurulundan yukarıdan, iktidar tarafından tayin edilen bir başkan ve onun etrafında kümelenmiş olan iktidar bloku üyelerinden oluşan sandık kurulları. Geçmiş olsun, artık bu gerçekleştikten sonra adil, dürüst, şeffaf bir seçim ihtimali sıfırdır, oradaki diğer partilerin itirazlarının kale alınması ihtimali sıfırdır. Bu süreç aslında sandık başlarında son derece sert gerilimlere de ister istemez yol açacaktır, zaten öyle olduğu içindir ki diğer maddelerde herhangi bir vatandaş “İmdat, polis!” dediğinde sandık başına polislerin toplanmasına da kapı açılmaktadır çünkü böyle bir gerilim haddi içerisinde bu seçimin yapılacağı açıkça ortadadır.

Şimdi, bu şartlar altında gidilecek bir seçimden hakikaten adil bir sonuç beklemek mümkün müdür? Bütün üyelerin birbirini denetlediği bir sandık kurulu aslında güvenli bir seçimin biricik garantisiydi çünkü diyalektik bir biçimde kimsenin birbirine güvenmediği bir sandık kurulu herkesin güvendiği bir sonucu ortaya çıkartıyordu. Şimdi, 4’lü bir blok ve 3’lü azınlık; bunun içerisinden herhangi bir biçimde adil bir sonuç elde edilmesi ihtimali sıfırdır. Bunu diğer unsurlarla beraber düşünün, damgalanmamış, “Damgalanmasa daha iyi.” denilen oy pusulaları ve zarflarla oy kullanılması, her aşamada tartışmaya yol açabilecek şekilde oy pusulasının mühürlenmesine ilişkin yeni kayıtlar, bunlarla bir araya getirildiğinde sonuçta sandık kurulu hangi sonucu isterse sandıktan onu çıkartabileceği şekilde her türlü yasa dışılığı, hukuksuzluğu, keyfîliği yapabilecek şekilde teçhiz ediliyor, donatılıyor ve bununla da halka geleceğini tayin etmek için bir fırsat verildiği söyleniyor. Böyle ittifak elbette böyle bir sonuç doğurur, böyle bir sonucu elde etmek için de zaten böyle bir ittifaka ihtiyaç vardır; o yüzden tencere yuvarlanır, kapağını bulur. Fakat bununla aslında şu yapılmış olacaktır: Bir seçim yoluyla seçimlerin artık iktidarın hiçbir zaman seçimle el değiştirmeyeceği bir yeni dönemin kapısı açılacaktır. Bu kapıdan geçenler sonunda bir toplumsal cennete değil, bir siyasi cehenneme ulaşacaklardır.

Eğer bu yasa geçerse hayatımız son derece sert ve çetin mücadeleye gebedir. Biz bu mücadeleye varız, görüşelim.