Ertuğrul Kürkçü, İçişleri Bakanlığı’na verdiği soru önergesinde, sivil yurttaşlara verilen 200 mermi hakkının 1000’e çıkarılmasının, toplum gündemine bir “iç savaş” olasılığının düşmekte olduğu ve hükümetin de paramiliter bir hazırlığı gündemine aldığına dair şüpheleri sordu.
Bakanlığınızca 14 Mart 2018’de yayınlanan genelgeyle, sivil yurttaşlara tanınan yıllık 200 adet ateşli silah mermisi edinme hakkının beş kat artırılarak 1000’e çıkarıldığına ilişkin haberler medyada duyurulmuş ve kamuoyunda çeşitli yönleriyle tartışılmaya başlanmış, yurttaşlar arasında endişeye de yol açmıştır.
Kişi başına yılda 1000 mermi tüketiminin günde yaklaşık üç mermiye tekabül ettiği göz önünde bulundurulacak olursa yurttaşların neden ötürü apansız bu çapta bir öldürücü mühimmat edinme ihtiyacı hissedecekleri ve devletin de bu ihtiyacı karşılama mecburiyeti dolayısıyla harekete geçeceği doyurucu bir açıklama gerektirmektedir. Öte yandan haberlerden, bu mermilerin yurttaşlara toplu bir şekilde mi yoksa parça parça mı verileceği konusunda da genelgede herhangi bir ibare bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Görevdeki bir polis memurunun yıllık mermi istihkakı 75’i geçmezken bir sivil yurttaşın 1000 mermi ile ne yapacağının varsayıldığı, kamuoyunda ister istemez spekülatif yorumlara yol açmaktadır.
Hangi gerekçeye dayanırsa dayansın ateşli silah edinme ve kullanma eğilimini en az beş kat artıran bu kararın bireysel silahlanmayı teşvik ve halkın güvenliğini tehdit eden bir yaklaşımı yansıttığı kuşkusuzdur. Kaldı ki, ruhsatlı silah sahiplerine tanınan hakla sağlanan mermilerin elden ele geçerek sonunda ruhsatsız silah sahipleri için bir karaborsa mermi piyasası oluşturduğu da üzeri örtülemeyen bir gerçektir. Yeni kota artışının bir başka sonucu da mermi karaborsasının beş kat genişlemesi ve ruhsatsız silah sahiplerinin mühimmata ulaşmalarının çok daha kolaylaştırılması olacaktır.
Türkiye’de bireysel silahlanmaya karşı etkili ve olumlu bir kampanya yürüten “Umut Vakfı”nın verdiği bilgilere göre “2017’de bir önceki yıla göre % 28, son üç yılda yaklaşık % 61 artışla 3 bin 494 bireysel silahlı olay medyaya yansıdı.” Bu olaylarda “2 bin 187 kişi öldürülürken birçoğu ağır 3 bin 529 kişi de yaralandı.”
Öte yandan Bakanlığınızca açıklanan verilere göre Türkiye’de devlet envanterinden kayıp olan silah sayısı 106 bini geçmiş durumdadır.
OHAL sonrası çıkarılan 696 sayılı KHK’nın 121’inci maddesinde yer alan “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler”e tanınan cezasızlık bağlamında düşünüldüğünde “hayatın olağan akışı”nda gerçekleşeceği öngörülen bu apansız sıçramanın sivil kişilerin devlet olanaklarıyla silahlandırılmasına dönük bir çalışma olup olmadığına dair kuşkuların kamuoyunda sıkça sorulmaya başlandığı işitilmektedir.
Silahlanma, savunma ve güvenlik hizmetlerinin özelleştirilmesiyle SADAT AŞ gibi kuruluşların doğduğu, Halk Özel Harekat gibi durumdan vazife çıkaran yapıların kendini gösterdiği bir dönemde devletin elinde bulunan ve yasayla düzenlenen güç kullanma yetkisinin sorumsuz kişilerin eline geçmeye başladığına ilişkin şüpheler, geçmişte iç güvenlik aygıtının başında bulunmuş siyasetçilerin sivillere silah eğitimi verilen kampların zuhur ettiğine dair tanıklıklarıyla da güçlenmektedir. Geçtiğimiz aylarda bir AKP yetkilisinin dillendirdiği “her eve bir tüfek bin mermi” çağrısının ardından bakanlığınızca “herkese bin mermi hakkı” tanıyan düzenleme toplum gündemine bir “iç savaş” olasılığının düşmekte olduğu ve hükümetin de paramiliter bir hazırlığı gündemine aldığına dair şüpheleri güçlendirecek nitelikte görülmektedir.
Bu Gerekçeyle;
1. Sivillere tanınan mermi edinme hakkının 200’den 1000’e çıkarılmasının gerekçesi nedir?
2. Ruhsatlı silah sahiplerinin kullandığı bu hakkın karaborsa yoluyla ruhsatsız silah sahiplerinin mermiye ulaşımını kolaylaştırmamasını sağlamak üzere bakanlığınızca bir önlem alınmış mıdır? Alınmamışsa neden?
3. Türkiye’de sivillerin elinde kaç adet ruhsatlı tabanca vardır? Bunlardan kaçı taşıma kaçı bulundurma ruhsatı sahibidir? Bu kapsamda kaç ruhsatlı yivsiz av tüfeği vardır? Bu av tüfeği sahiplerinin kaçının av tezkeresi vardır, kaçı sadece bulundurma ruhsatı sahibidir? Bu tüfeklerden kaçı kamuoyunda pompalı tüfek olarak bilinen, ikiden fazla mermi atan otomatik/yarı otomatik tüfek kategorisindedir?
4. Türkiye’de mevcut ruhsatsız tabanca/tüfek miktarı ve cinsi üzerine Bakanlığınızın bir araştırması var mıdır? Buna göre tahmin edilen ruhsatsız tabanca ve tüfek sayısı kaçtır?
5.Silah edinmenin anayasal hak sayıldığı ABD’de bile bireysel silahlanmaya karşı güçlü kitlesel protestoların başladığı bilinmektedir. Türkiye’de de bireysel silahlanmanın önüne geçmek amacıyla her geçen gün büyüyerek devam eden kampanyalar yapılırken Bakanlığınızın aksine silah ve mühimmat edinme ve kullanmayı kolaylaştırıcı adımlar atmasının sebebi nedir?
6.Seçim güvenliğinin tartışıldığı bu günlerde sivillerin silahlandırılmasını kolaylaştıran bu tip düzenlemelerin seçimler sırası ve sonrasında yaşanabilecek olayları daha da vahimleştirebileceği bakanlığınızca öngörülmüş müdür? Bunun için aldığınız önlemler nelerdir?
7.Toplumsal kutuplaşma ve şiddet giderek tırmanırken ve araştırmalar bu eğilimin güçlenerek süreceğine işaret ederken Bakanlığınızın bireysel silahlanmayı artırmaya dönük adımları, toplumun iktidara destek vermeyen kesimlerini tedirgin etmekte ve bu silahlanma eğilimini kendilerine yönelik bir tehdit olarak algılamalarına yol açmaktadır. Bakanlığınız bu algının düzeltilmesi ve yurttaşların kaygılarının giderilmesi amacıyla hukuki/idari veya siyasi önlemler almayı planlıyor mu? Planlamıyorsa neden?
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.