Yazılar

Erdoğan’ın korkusu: Toplumsal olanın politikleşmesi

Erdoğan’ın korkusu: Toplumsal olanın politikleşmesi

18 Nisan 2024 at 03:43

Erdoğan’ın ümidi tarihin tekerrür etmesindedir. Ancak, onu 31 Mart’ta yenen akıl, bu kez politik kurumlardan değil, aşağıdan politikleşmiş toplumsal kuvvetlerden doğdu. Siyaset ne derse desin, artık siyasetin anahtarı toplumun elinde.

Güçsüz Erdoğan…

Güçsüz Erdoğan…

11 Nisan 2024 at 00:31

“Tek adam”ın çöküşünün bizi ilgilendiren en önemli sonuçlarından biri, Kürt sorununun barışçı ve demokratik çözümü bağlamında aslında hiçbir zaman -örneğin Güney Afrika’da apartheid rejiminin tasfiyesini sağlayan Mandela-De Klerk ilişkisindeki gibi- diğer “güçlü lider Öcalan”ın muadili olmayan Erdoğan’ın, artık böyle varsayılması için görünüşte de olsa hiçbir maddi ve politik temelin mevcut bulunmadığının çırılçıplak ortaya konulmuş olması.

Lenin olsa…

Lenin olsa…

28 Mart 2024 at 00:27

31 Mart’a giden süreçte parti içi tartışmalarda stratejik olarak “AKP-MHP faşizmine kaybettirme” tezini savuna gelmiş olan eğilimlerin bunları kamuoyu önünde tekrar etmeleri karşısında telaşa kapılmak yerine, “Lenin olsa ne yapardı” diye durup düşünmekte fayda var. Bu ilkenin, çatıştığı teze üstünlüğü, sadece mantıksal ve hukuki parlaklığında değildi; aynı zamanda kendi çağının en gerici otokrasilerden birini yıkma ve en insanlığın tanıdığı en demokratik siyasal rejim olan “Şuralar İdaresi”ni (Sovyetler Yönetimi) kurmada tarihin testinden geçmiş olmasıydı.

Yanlış hesap Bağdat’tan döner

Yanlış hesap Bağdat’tan döner

21 Mart 2024 at 00:55

Her zaman kendi yaşam ve özgürlükleri önündeki engelleri optimal tercihlerle aşmayı bilen metropollerin kent yoksulları ve emekçileri, yerel seçimlerin metropollerde rejimin üstünlüğüyle sonuçlanması olasılığının bir imkan da olabileceğine dair mesnetsiz yanılsamalar ile sahadaki gerçekler arasındaki gerilimi eninde sonunda tabanda güçlerini bir araya getirerek aşmanın yolunu bulacaklardır.

Uzun, sıcak yaz…

Uzun, sıcak yaz…

14 Mart 2024 at 00:38

“Cumhur İttifakı”nın yerel seçim kampanyasının coşkusuz, güçsüz, cılız, inandırıcılıktan uzak geçtiği apaçık. Ancak iç politik, sosyal ve ekonomik koşulların bütün nesnel elverişsizliğine mukabil, Erdoğan rejimi, Türkiye ve Kürdistan’ı bekleyen uzun, sıcak yaza başta İstanbul olmak üzere metropolleri geri alarak girme stratejisinden hiç de sapmış değil. İstanbul’da bir “bostan korkuluğu”nu kazanma eşiğinde tutmanın nasıl bir güç tahkimatı gerektirdiğini erbabı bilir. Erdoğan’ın adayının kaybetmeye yakın olduğu gözle görülen bir olasılık ama olasılık -henüz gerçeklik değil.

Toplumun tarihsel bilinci olma yükümlülüğü

Toplumun tarihsel bilinci olma yükümlülüğü

29 Şubat 2024 at 00:21

nümüzdeki bir ay, demokratik ve toplumsal kurtuluş dinamiklerinin yürüyüşlerini birbirlerine yaklaştırmak için hiç de azımsanacak bir süre değil. Ancak bunun başını çekecek bir iradeye ihtiyaç var.

Aday göstermekten fazlası…

Aday göstermekten fazlası…

22 Şubat 2024 at 00:32

Köprünün altında çok sular aktı, düzen muhalefeti ve demokrasi güçleri içindeki diziliş ve yönelim değişiklikleri oldu, her yerelde yeni dinamikler öne çıktı. Ama stratejik ittifakımızın yerel seçimlerdeki öncelikli görevleri değişmeksizin sürüyor: Faşizmin ilerleyişinin önünü kesmek, diktatörlüğün yerel dayanaklarını çökertmek! DEM Parti bunun için, aday göstermekten daha fazlasını yapmakla yükümlü…

Bütün kahramanlarımızın katili

Bütün kahramanlarımızın katili

25 Ocak 2024 at 00:14

NATO ve onun kontrgerilla operasyonları, dünya kapitalizminin, Türkiye’nin son 50 yıllık tarihinin olağan gelişimini yolundan saptırmak, “çağdaş” bir karşı devrim örgütü kurmak üzere Türk egemen sınıflarıyla kurdukları özel bir ittifak olarak Türkiye ve Kürdistan devrimcileri için çok daha derin anlamlar içeriyor.