HDP Eş Genel Başkanı Kürkçü, devletin toplumsal muhalefeti şiddete davet ettiği, buna karşı Gezi mirasına sahip çıkılarak, bu şiddetin toplumsal bir kuşatmayla etkisizleştirilmesi gerektiği görüşünde.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü ile polis tarafından öldürülen 15 yaşındaki Berkin Elvan’ı, sonrasında Okmeydanı’nda 22 yaşındaki Burak Can’ın öldürülmesini, Okmeydanı’nda yaşanan gerginlikleri ve HDP’ye yönelik saldırıları konuştuk.
Devletin toplumu şiddet sarmalına sürüklemek istediğini, buna karşın Gezi mirasına sahip çıkmamız gerektiğini belirten Kürkçü, Berkin Elvan’ın cenazesinde de bu hat üzerinden yüründüğünü ve sadece İstanbul’da değil, tüm Türkiye’de büyük bir dalga kabardığını ifade ediyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekilleri ve bakanlarının Berkin’in ölümü üzerine takındıkları genel tavrın da AKP’nin empatiyi tamamen yitirmiş olmasının göstergesi olduğunu dile getiren Kürkçü, eski AB Bakanı Egemen Bağış’ın “nekrofili” açıklamasını da “Lafın nereye gideceğini düşünemeyecek kadar cahil ve kibirli bir ağızdan çıkan bu laf, sonuçta kendini vuran bir silaha dönüşüyor” sözleriyle değerlendirdi.
Okmeydanı’nda yaşanan gelişmeleri devletin o bölgeye karşı bilinçli bir tertibi olarak yorumlayan Kürkçü, HDP’ye yönelik farklı yerlerde gerçekleştirilen saldırıların yerel halk tarafından değil, kontrgerilla ve özel harp kalıntılarınca tertiplendiği görüşünde.
“Muhalefetin ortak şuuru”
“Gezi’nin mirasına bizim sahip çıkmamız gerekiyor. Gezi’nin en önemli miraslarından bir tanesi de devlet şiddetine karşı misliyle mukabele değil, bu şiddeti nötralize etmek ve mücadeleyi kendi bildiğimiz yoldan yürütmek.
“Eğer devletin çektiği yere gidilmiş olsaydı çok daha fazla kayıp olabilirdi. Üstelik bu noktada bir kırılma da yaşayabilirdik.
“Bu çizginin kırılmadan bugüne kadar gelebilmiş olması AKP hükümetinin saldırısına halkın yanıtının çok daha başka olması, bunun bir düello şeklinde değil, bir hegemonya mücadelesi şeklinde sürdürmesi oldu.
“AKP’nin çöküşünün başlıca nedenleri arasında muhalefetin ortak bilince dayanan davranış biçimi geliyor.
“AKP yolsuzluk gündemini unutturmak istiyor”
“Bu çizginin toplumsal muhalefeti toparlamakta ve ileriye taşımakta Gezi’den bu yana çok önemli bir miras olduğunu belirtmek istiyorum. Nitekim Berkin’in cenazesinde bu hat üzerinde yüründü ve hepimiz gördük ki, sadece İstanbul’da ya da sadece Berkin’in hayatını kaybettiği noktada değil, Türkiye’nin tamamında bir büyük dalga kabardı.
“AKP’nin ve kontrgerillanın ortaklaştığı nokta bu toplumsal muhalefeti farklı farklı gerekçelerle de olsa karşılıklı çatışma içerisine çekmek.
“AKP bundan esasen yolsuzluk gündemini unutturmak için yararlanmak istiyor. Kontrgerillanın HDP’ye yönelik saldırıları da Türkiye’nin batısındaki ortak mücadele sürecini ayrıştırmak, HDP’yi yalıtmak ve çatışma duvarının arkasından göstermek.
“Bu saldırılar başladığı günden beri bu tutumun taktiğin farkındayız ve onu boşa çıkartmakla meşgulüz.
“Aklını yitirmiş bir hükümetle karşı karşıyayız”
“Berkin’in ölümü sonrası AKP’den gelen açıklamaların çoğu AKP’nin empatiyi tamamen yitirmiş olmasıyla alakalı.
“Güvenlik güçlerinin aşırı kuvvet kullanımı dolayısıyla ölen Berkin’i halkın çocuğu olarak değil, bir hasım gücün unsuru olarak görüyorlar.
“Ülkeyi yöneten ve tüm yurttaşlara karşı sorumlu bir hükümet değil, bir savaş hükümeti gibi davranıyorlar.
“O nedenle beklenip gelmeyen açıklamalar, beklenmediği halde gelen açıklamalar biz yurttaşların hükümeti ‘ne de olsa hükümet’ diye görmeye devam ediyor olmamız, hükümetin ise asla ve asla kendisini herkesin hükümeti olarak değil, sadece ve sadece AKP’lilerin, hatta Tayyip Erdoğan’ın mücadele örgütü olarak görmesinden kaynaklanıyor.
“Dolayısıyla Tayyip Erdoğan’ın hükümetinden ve partisinden olmayan herkes ona karşıdır, o nedenle taraf olmayan bertaraf olacaktır zihniyetiyle yaklaşıyorlar. Aklını tamamen yitirmiş bir hükümetle karşı karşıyayız.
“En az konuşması gereken Egemen Bağış”
“Egemen Bağış’ın en az konuşması gereken kişi olduğunu not etmemiz lazım. Şu an kendisi aksini inkar etmenin çok güç olduğu bir rüşvet ve yolsuzluk sarmalının bir parçası olarak hükümetten çekilmeye zorlanmış eski bir bakan.
“Eski mesleği olan hanutçuluk ile ilgilenmesi mümkünken hala siyasete merak salması pek anlaşılabilir değil.
“Biliyoruz ki, Bağış diline de hakim olabilen bir insan değil. Nekrofili ölü bedenlerle sevişme arzusu hissedenler için kullanılan bir ifade. Bu lafın nereye gideceğini düşünemeyecek kadar cahil ve kibirli bir ağızdan çıkan bu laf, sonuçta kendini vuran bir silaha dönüşüyor.
“İnsanların ufacık bir çocuğun hayatını zulüm ile kaybetmesinden bu kadar kolektif bir duyarlılığa kapılması olsa olsa toplumun seyrek ortaya koyduğu sağlıklı anlarından biri olarak görülebilir. Ama bize sağlıklı olarak görülen şey ona hastalık olarak görünüyorsa Bağış’ın aramızda yeri yok demektir.
“Okmeydanı düşman gettosu olarak görülüyor”
“Okmeydanı’ndaki gerginliğin kasıtlı şekilde yaratıldığını, öç alma histerisi içinde bir tertip ortaya konduğunu çok net olarak anlıyoruz.
“Okmeydanı Berkin’in doğduğu, yaşadığı ve öldürüldüğü yer. Burada birbirleriyle dayanışma halinde geniş bir Alevi nüfus var. Solun burada önemli bir etkinliği var. İktidar, bu etkinliğin kırılması için uğraşıyor. Burası AKP açısından, polis açısından esasen bir düşman gettosu olarak görülüyor.
“Burada Berkin’in cenazesi sırasında ve sonrasında kabaran ruh halinin ve büyük öfkenin yol açabileceği etkinliklerden duyulan ürküntü dolayısıyla buraya yönelindiğini anlıyoruz.
“Burak Can’ın öldüğü saatlerde elektriklerin kesildiği, eli sopalı insanların devreye girdiği belli oluyor. Burada bir boy gösterme havasının doğduğunu anlıyoruz.
“Bunun sonucu olarak doğan gerilimin ardından DHKP-C’nin açıklamasına göre bir dizi etkinlik ortaya çıkmış ve bu gerilim sırasında da Burak Can adlı genç vurularak öldürülmüştür.
“Devlet şiddeti karşısında Gezi tavrı”
“Bu durum bizi şunları düşünmeye sevk ediyor: Bu sürecin bu şekilde tırmanarak devam etmesi halinde seçimlere ulaşmamız ve Türkiye’nin kendi önünü sağlıklı şekilde görebilmesi ihtimali zayıflar.
“O nedenle tüm demokratik güçlerin her şeyden önce devlet şiddeti karşısında Gezi tavrını benimsemesini, bu şiddeti toplumsal bir kuşatmayla etkisizleştirmesi gerektiğini düşünüyorum.
“Kürtçe şarkı çaldığımız için saldırıya uğramıyoruz”
“Bize yönelik ‘Gidip Ordu’da, İzmir’de, Sakarya’da Kürtçe propaganda yapıyorlar. Böyle mi Türkiye partisi olacaklar’ dendiğini sizden duyuyorum.Ama biz Kürtçe müzik dinletiyoruz diye saldırıya uğramadık. Bize saldıranlar ‘HDP’yi yaşatmayacağız’ diyorlar. Onlar, farklılıkların varlığını ve eşitliğini savunma prensibine saldırıyorlar.
“Biz Türkiye’nin tüm dillerinde şarkıları ve türküleri kullanıyoruz. Herhangi bir dilde verilecek mesajın yerine gitmeyeceğini bildiğimiz yerlerde o dili kullanmayacak kadar ne yaptığımızı da biliyoruz.
“Basit, yerel saldırılar değil”
“HDP’ye yönelik saldırıların basit yerel saldırılar olmadığını düşünüyorum. İl ve ilçe örgütlerimiz örgütlü olduğumuz her yerde seçim çalışmalarını yürütüyorlar ve hiçbir sorunla karşılaşmıyorlar.
“Ne zaman ki, yereldeki çalışmayı ulusal ölçeğe yükseltecek bir etkinlik yerele taşınıyor, işte o noktada kontrgerilla, özel harp kalıntıları devreye giriyor ve halkı HDP’ye karşı kışkırtma yoluna gidiyorlar.
“Nitekim bütün bu saldırıların gerçekleşmesinin ardından il ve ilçelerde hayat eski mecrasında akmaya, arkadaşlarımız seçim çalışmalarını yürütmeye devam ediyorlar.
“Yerel bir tepkiden değil, ırkçılığın yol gösterdiği özel harp taktiğinden söz edebiliriz. AKP hükümeti de bir kontrollü gerginlik siyaseti izliyor ve bu saldırıların bizi yıpratmasını, bunun yanı sıra Türkiye’deki mevcut yolsuzluk gündeminin değiştirilmesini istiyor.
“AKP bu gibi gerginlikleri kendi çıkarları için kontrollü şekilde kullanıyor. AKP ordunun içindeki Avrasyacı ekiple giderek yakınlaşması sonucunda bunlarla irtibatlı olan karanlık çevrelerin saldırılarına karşı da açıktan tavır almıyor, onların dümen suyunda hareket ediyor.” (EKN-Bianet)
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.