HDP’nin önü*

Çocukların bu tabloda bir kenar süsü olmasına bile fırsat verilmezse, geriye kendi sorumluluğunu üstlenmiş ergin gençlerini siyasi seçimlerinden geri döndürmek için devletten medet uman muhafazakar ailelerin zaaf ve açmazlarının istismarı üzerine kurulmuş bir Saray vodvili kalır.

“Kaçırılan yavrular”ının PKK’den alınıp kendilerine verilmesini istediklerini söyleyen Diyarbakır HDP binası önündeki “aile” sayısı geçen hafta 17 iken bu hafta 38’e yükselmiş. Yani iki kattan fazla artmış. “Katılım” arttıkça “kaçırıldı” denilenlerin yaş ortalaması da yükseliyor. Geçen hafta -14 ve 16 yaşlarındaki iki çocuk ile yaşları verilmeyen büyükler dışarıda bırakılınca- 23.69 olan ortalama yaş bu hafta 25.35 olmuş. DHA haberine göre, HDP önündekilerin geri verilmesini istedikleri “kaçırılan yavrular”ın yaşları şimdi şöyle: 29, 18, 18, 24, 34, 28, 22, 25, 22, 25, 22, 20, 19, 19, 21, 19, 19, 22, 20, 22, 20, 22, 40, 28, 23, 22, 19, 24, 23, 31, 43, 25, 24, 24, 22, 24.

“Dağa kaçırılan çocuklar” başlığıyla sahnelenmeye başlayan bu tuhaf performans önceleri yufka yürekli insanlık aşıkları arasında epeyce dalgalanma yaratmıştı. Bu “masumiyet” tablosunun hayırlara vesile olmasını dileyenler, hatta buradan “yüksek siyaset” ile barış dinamiği türetmeyi umanlar HDP’yi de HDP önünde oturmaya, PKK’ye ricacı olmaya davet etmişlerdi.

Konunun merkezinde gerçekten “çocuklar” bulunsa ve HDP’nin kapısına dayananlar çıkışsız kalmış, dertlerine derman arayan “aileler” olsalardı bütün naifliğine karşın bu “vicdani duyarlık” HDP’nin önüne çözmekle sorumlu olduğu bir siyasî ve insanî meseleyi getirip koymuş sayılabilirdi. Oysa, çıplak hakikat başka: Her katılımla birlikte Diyarbakır HDP önünü bir ermiş türbesine çevirerek gitgide bir curcuna halini alan bu grotesk oyunun merkezinde “çocuklar” yok. Artık, kendilerini şaşkınlık, öfke ve ne yaptığını bilmezlikle veya kandırılarak oraya atan anne-babalar da yok. Sahnedekiler, Polis Bakanı başta olmak üzere Erdoğan kabinesinin en gülünç ve manasız üyeleri, lağım partileri, ve lağım “sanatkârlar”ı…

Ama turpun büyüğü heybeden yeni çıkıyor: Bunca masraf, teşvik ve övgüye karşın “casting” için yeterince hevesli temin edilemeyince emniyet pazı göstermeye başlıyor: Batman, Nusaybin ve Artuklu’da “PKK’de” olduğuna dair duyum alınan gençlerin evlerine baskınlar düzenleniyor; aileler HDP önüne gitmeye zorlanıyor. Öte yandan “belki bir çare bulurum” diye HDP önüne gidip de “yavrumu PKK kaçırdı” diye demeç vermeyenler oradan kovalanıyor.

Gidişat, HDP Diyarbakır İl binası önünde bir barış dinamiği biriktiğine, ya da oradakilerin barış için inisiyatif almaya teşvik edilebileceğine dair öngörülerin gerçekleşmesi ihtimalinin -bir an için var olduysa bile- giderek yok olduğunu gösteriyor. Bu basbayağı, Sarayın “aile” kisvesine bürünerek HDP’ye karşı yürüttüğü bir psikolojik harekat.

HDP, her zaman halkın yaratıcılığından esinlenmeyi bilmiş ve halk da ne zaman partinin çözüm bulmakta zorlandığını sezse ortak aklı ona fısıldamakta hiç cimri davranmamıştır. Halk, bu sefer de AKP’nin zaafını seziyor, oyunu AKP’nin sahasına yıkıyor. KHK mağdurları ve 15 Temmuz’dan müebbete mahkum harp okulu öğrencilerinin aileleri AKP’nin kapısına çullanıyor. Canı burnunda yurttaşlar, HDP binası önüne devletin PKK gündemi yerine halkın sağlık gündemini taşıyor. Sahte gündeme bir an için, bir cılız sesle dahi meydan okunması, rejimin yumuşak karnını -ahlakî ve siyasî zayıflığını- ortaya çıkarıveriyor. Halka, hele hele savaş ve sömürge rejiminin hiç acımaksızın hayatlarını alıp gittiği on binlerce gencin, “kirpiler”in durup dururken canlarına kıydığı 16 çocuğun geride bıraktıklarının seslerine – veya sessizliklerine- kulak vermek iyidir; yol gösterir.

Bununla birlikte rejimin bu olayda sadece rezilce istismar etmek üzere adlarını anabildiği “çocuklar”ın sayıca azlığı, onlarla ilgili evrensel ilkeyi unutturmasın. PKK’nin 2002’de yürürlüğe giren 18 yaşından küçüklerin silah altına alınmasını yasaklayan “BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye Ek Çocukların Silahlı Çatışmalara Dahil Olmaları Konusundaki İhtiyari Protokol”ü benimsediğini ilan etmesi ve bunun icaplarını yerine getirmesi rejimin insanları HDP’nin kapısına yığmak için tutunduğu kulpu ebediyen elinden alacaktır.

Çocukların bu tabloda bir kenar süsü olmasına bile fırsat verilmezse, geriye kendi sorumluluğunu üstlenmiş ergin gençlerini siyasi seçimlerinden geri döndürmek için devletten medet uman muhafazakar ailelerin zaaf ve açmazlarının istismarı üzerine kurulmuş bir Saray vodvili kalır. HDP, tek hedefi HDP’siz bir “baskın seçim” olan bu sahneyi rejime dar eder.

___________________________________
*Yeni Yaşam Gazetesi, 19 Eylül 2019