HDK Eş Sözcüleri Sebahat TUNCEL ve Ertuğrul KÜRKÇÜ’nün 7 Temmuz 2015’te Ankara’da ilk duruşması yapılan “HDK Terör Örgütü” Davası ile ilgili basın açıklaması:
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), hiçbir meşru ve yasal dayanak olmaksızın Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nca, “terör örgütü” olmakla suçlanıyor.
Savcılık iddianamesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi ve “Halkların Demokratik Kongresi Örgütü” davasının ilk duruşması 7 Temmuz’da görüldü. 2011-2013 arasında yürütülen soruşturmanın sonucu olarak 2015’te açılan dava iddianamesinde, savcılık HDK’yi “terör örgütü” olarak tanımlarken, etkinliklerde yer alan HDK Ankara yöneticilerinden Şükran Doğan, Yasemin Öztürk ve Ali Özkan’ın da “terör örgütü” üyeliğinden cezalandırılmasını öngörüyor. Dava, savunma tanıklarının dinlenmesi için 15 Aralık 2015’e ertelendi.
Halkların Demokratik Kongresi, programındaki ifade ile “halklarımıza ve ezilenlere yöneltilmiş tüm baskı ve haksızlıkları ortadan kaldırmak, barış içinde ve insanca yaşayabileceğimiz bir Türkiye’yi kurmak üzere” bir araya gelen, sendika, siyasi parti, dernek ve yayınların yanı sıra bireylerin yer aldığı, her yönüyle yasal ve meşru demokratik bir toplumsal inisiyatiftir.
Tüzüğündeki ifadeyle “Kongre, tüm ezilenlerin ve sömürülenlerin; dışlanan ve yok sayılan bütün halkların ve inanç topluluklarının, kadınların, işçilerin, emekçilerin, köylülerin, gençlerin, işsizlerin, emeklilerin, engellilerin, LGBT bireylerin, göçmenlerin, yaşam alanları tahrip edilenlerin; aydın, yazar, sanatçı ve bilim insanları ile bütün bu kesimlerle mücadele yürüten güçlerin her türden baskı, sömürü ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve insan onuruna yaraşır bir yaşam kurmak üzere bir araya geldiği ortak bir dayanışma ve mücadele zeminidir”
7 Haziran genel seçimleri sonrasında 80 milletvekili ile TBMM’de temsil edilen Halkların Demokratik Partisi, HDK’nin içinden doğmuştur, onun partisidir ve onun toplumsal hedeflerini siyasal alanda temsil etmektedir. HDP’nin yanı sıra yasal siyasi mücadele yürüten Emek Partisi (EMEP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSGP) ile bir dizi yasal parti girişimi, siyasi çevre, düşünce kuruluşu da HDK’nin bileşenleri arasındadır. HDK tümüyle şeffaf bir yapılanmaya sahiptir. Bileşenleri açık faaliyet gösteren kuruluşlardır.
Sözcüleri ve meclis üyeleri arasında milletvekilleri, sendika, siyasi parti, dernek başkan, yönetici ve temsilcileri vardır. Faaliyetleri, halka açık konferans ve sempozyumlar düzenlemek, demokratik hak arayışlarına destek çağrılarında bulunmak, toplantı ve gösteriler düzenlemek, basın açıklamaları yapmakla ilgilidir. Bu demokratik inisiyatifin “terör örgütü” olarak nitelendirilemeyeceği açıkça ortadadır. Buna rağmen iddianamede HDK, hukuka aykırı gerekçelerle, “terör örgütü” olarak nitelendirilmiştir. Bu demokratik toplumsal platform ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkilendirilmesi olanaklı olmayan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi Başkanlığının basın organlarında yer alan genel değerlendirmeleri hiçbir hukuk ve mantık süzgecinden geçirilmeksizin delil olarak ileri sürülmüş; HDK ile KCK arasında suni bir bağlantı yaratılmaya çalışılmıştır. Oysa HDK katılımcıları hakkında açılan davada sanıklara yüklenen eylemlerin KCK ile hiçbir bağıntısının bulunmadığı; suçlanan her bir etkinliğin HDK’nin düzenlediği açık ve yaygın medyada çağrısı yapılan, hiçbiri kovuşturmaya uğramamış yasal ve meşru, miting, gösteri, basın açıklaması gibi demokratik hak kullanımlarından ibaret olduğu görülmektedir.
Bununla birlikte, hiçbir hukuksal dayanağı olmayan bu davanın açılmasının bir siyasal mantığı olduğunu biliyoruz. Bu bir “pilot dava” kurma teşebbüsüdür. Bu yöntemi çok iyi tanıyoruz. Bu davayı açtıran “düşman ceza hukuku” uygulayıcılarının hedefi, HDK kimliğinin kriminalize edilmesi ve davanın daha sonra açılabilecek davaların lokomotifi olarak iş görmesidir. Böylece umulmaktadır ki, HDK bayrağı altında yapılacak olan demokratik hak arayışları durdurulacak, Halkların Demokratik Partisi ile HDK bileşenlerini de içine alan torba davaların yolu açılacaktır.
Halkların Demokratik Kongresi, yargının bir suikast silahına dönüştürülmeye çalışıldığı bu dava iddianamesinin çökertilmesi ve toplumsal muhalefetin kriminalizasyondan korunması için hukuksal mücadeleden geri durmayacaktır. Bütün bileşenlerimizin ve halklarımızın bu hukuk mücadelesine eşlik ederek 15 Aralık’ta yargılanan arkadaşlarımızın yanındaki yerini alacağından ve Kongremizin haklılığını dünyaya haykıracağından kuşku duymuyoruz.
HDK Eş Sözcüleri
Sebahat TUNCEL
Ertuğrul KÜRKÇÜ
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.