4 Mayıs 1937 tarihinde, dönemin CHP Hükümeti’nin ‘Tunceli Tenkil Harekatı’ kararıyla Dersim katliamı başlatıldı, operasyonlara hız verildi ve 1938 yılında imha seferberliği sonuçlandırıldı.
Dersim Katliamı’nda resmi görevli olan eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, yaşananları anılarında ‘‘Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinde bunları fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler. Kanlı bir harekat oldu. Dersim davası da bitti, hükümet otoritesi de köye ve Dersim’e girdi, böyle bitti. Bugün Dersim’e rahatça girebiliyoruz’’ diyerek anlatıyor.
1937-38 yıllarında, yediden yetmişe tüm Dersim halkına yapılan operasyonlar sonucu on binlerce insan katledildi. Binlercesi topraklarından kopartılarak zorla sürgüne gönderildi. Binlerce Dersim’li çocuk, özellikle kızlar evlatlık olarak verilerek ailelerinden, köklerinden koparıldı.
Türkiye’nin de üyesi olduğu Birleşmiş Milletler’in 1948 tarihli ve 260 A (III) sayılı kararıyla imza altına aldığı ‘soykırım’ tanımı;
– Bir gruba mensup olanların öldürülmesi,
– Bir grubun mensuplarına ciddi suretle bedensel ve zihinsel zarar verilmesi,
– Bir grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldırma hesaplanarak, yaşam şartlarının kasten değiştirilmesi,
– Bir grubun içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler alınması,
– Bir gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek gibi özellikleri sıralar.
Buna göre de 1937-38 tarihlerinde Dersim’de Kürt kimliği ve Kızılbaş inancına sahip olanlara soykırım yapılmıştır. Üzerinden 76 yıl geçmiş olmasına rağmen, açılan yaralar hala kanıyor ve kanatılıyor.
2011 yılında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘‘Devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa, ben özür diliyorum’’ dedi ve konu bu haliyle bırakıldı. Başbakan, siyasi arenada rakibine çelme atmak için Dersim gibi kanayan bir yarayı malzeme etmediğini göstermek zorundadır.
Dersimlilerin yerine getirilmesini talep ettikleri ilk adımlar çok açıktır: Katliamla özdeşleşen ‘Tunceli’ adı değiştirilmeli, ‘Dersim’ adı iade edilmeli; Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklanmalı; 1937-38 döneminde sürgün edilen Dersimlilerin zararları tazmin edilmeli; ailelerinden alınarak başkalarına verilen Dersim’in kayıp kızlarının akıbetleri ortaya çıkarılmalı; Genelkurmay arşivleri açılmalıdır. Hem AKP Hükümeti, hem de devlet özrün gereklerini yapmalıdır.
Dersim Tertelesi’nin hakikatlerine ulaşmak ve gerçeklerle yüzleşmek, toplumsal barış için şarttır. Halkların Demokratik Partisi olarak, 76. yılında Dersim Tertelesi’nde katledilen tüm canları saygıyla anıyoruz. Aynı zihniyet temelleri üzerinde siyaset yapan iktidar ve muhalefet partilerini, ırkçı politikaların savunucularını ve sürdürücülerini tarihle ve gerçeklerle yüzleşmeye çağırıyoruz.
Hatice Altınışık
Eş Genel Başkan Yardımcısı
3 Mayıs 2014
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.