Çok koşturduk, çok yorulduk… Çalışırken sadece Mersin milletvekili olacak birisi için çalışmadığımızın, ülkenin her tarafındaki solcuların gözünün üzerimizde olduğunun farkındaydık…
Meclise 1965’te giren TİP’li vekilleri ve son dönem görev yapan Akın Birdal ve Ufuk Uras’ı bir yana koyarsak yıllar sonra bir sosyalist vekili Meclis’e göndermek görevi Mersinlilere yüklenmişti. Bunun sorumluluğunu da sevincini de gururunu da üstlenerek çalıştık. İyi ki Kürkçü Mersin’den aday oldu.
Daha adaylığı açıklanır açıklanmaz heyecan arttı kentte. Bloktaki partilerin yanı sıra partisiz, örgütsüz arkadaşlarda da bir hareketlenme başladı. Neler yapılabilire ilişkin toplantılar yeni başlamıştı ki YSK’nın akıl dışı ‘veto’ kararı ortalığı toz duman etti. Bugün geriye dönüp baktığımızda bir bağımsız adaya yapılabilecek en büyük iyiliklerden biri olarak gördüğümüz veto kararını geri döndürmek için dört gün büyük eylemler gerçekleşti Mersin’de. Ve tabi ülkenin pek çok kentinde..
Veto kararı sonrası yediğimiz ‘gaz bombaları’, çıkan çatışmalar, hakkımızda açılan davalar sürüp gitti ama gerçekten büyük bir iyilik yaptı YSK Kürkcü’ye. Veto ile birlikte seçim kampanyasını Mersin’de ilk başlatan yapı ‘Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’ oldu. Ve hem yerel basın, hem genel medya da yapılan her eylem manşetlerde yer buldu. Böylece bağımsız adayın ‘adının bilinmemesi’ sorunu daha ilk günlerde çözülmüş oldu.
Ve daha da önemlisi, kulaktan kulağa fısıldanan ‘Kürkcü, Kürt olmadığı için Kürtlerden oy alamaz, sosyalist olduğu için dini duyguları kuvvetli Kürtler oy vermez’ safsataları yıkıldı. Nasıl yıkılmasın ki! Kürt halkı ve Mersinli sosyalistler veto sürecinde Kürkcü’ye her şeyiyle sahip çıktılar. Beraber yürüdüler, beraber direndiler, beraber hak aradılar… Vetoyu beraber püskürttüler. On binlerce kişinin katıldığı eylemlerle sahip çıktılar Kürkcü’ye. ‘Vekil adaylığını’ beraber kazandılar.
Veto kararından dönülmesiyle birlikte kentte hummalı bir çalışma başladı. Kentin her yerinde 50’ye yakın seçim bürosu açıldı. Bu bürolarda 1500 aktivist gönüllü çalışmalar yürütmeye başladı. On binlerce afiş, yüz binlerce bildiri dağıtıldı. Yüz elli bin ev ziyareti hedeflendi. Ve yüz elli bin oy için çalışılması kararı alındı.
Mersin’de gerçekleşen 1999 seçimlerinde Büyükşehir Belediye Başkanlığı sonucu tam bir hafta sonra açıklandı. O dönem HADEP adayı Alaaddin Erdoğan’ın kazandığı iddia edilen seçimlere ‘derin güçlerin’ müdahale ettiği daha sonra Ergenekon davasında ortaya çıktı. Yine daha sonra bağımsız aday olan Orhan Miroğlu’nun karşısına kimsenin tanımadığı Orhan Köroğlu’nun çıkarılması, binlerce oyun iptal edilmesi ve seçimin 300 oyla kaybedilmesi seçimin ‘demokratikliğini’ tartışılır hale getirmişti.
Bu nedenle bu kez sandıklar için de gerekli önlemler alınmaya çalışıldı. Özellikle kent merkezi ve Tarsus’ta bütün sandıklar için müşahitler tespit edildi. Diğer ilçelerde avukatlar görevlendirildi. Okullara okul görevlileri belirlendi. Oluşturulan gezici ekiplerin okulları kontrol etmesi kararlaştırıldı. Sorun çıkması durumunda müdahale edebilecek ilçe kriz merkezleri oluşturuldu. Ve hepsinin üstünde oluşturulan merkez kriz masasının seçim sonuçları açıklanana kadar Adliye’de bulunması kararlaştırıldı. Bütün sandıklardan imzalı ve mühürlü alınacak sonuçların karşılaştırılacağı merkezler oluşturuldu. ‘Bu kez tek bir oyumuzu bile çaldırmayacağız’ söylemi her yerde dillendirildi.
Kürkcü’nün adaylığıyla birlikte Mersin sosyalistler için çekim merkezi oldu. 1 Mayıs kutlamalarında Mersinlilerle birlikte yürüyen Kürkcü’ye Cumhuriyet Alanı’nda gösterilen ilgi görülmeye değerdi. Ulusal televizyonların Ertuğrul Kürkcü ile ropörtajlar yapması ve Mersin 1 Mayıs gösterilerine canlı bağlantılar yapması Kürkcü’nün kente gelişinin yansımalarıydı.
Mersin’de her yıl gerçekleştirilen 6 Mayıs Denizler anması bu yıl Kürkcü’nün adaylığı ile birlikte Dev-Gençlileri ağırladı. 68’liler Ormanı’nda gerçekleşen anmaya İlkay Demir’den Mustafa Alabora’ya, Şaban İba’dan Salman Kaya’ya, Bahattin Günel’den Mustafa Kaçaroğlu’na kadar sosyalist hareketin onlarca sembol ismi katıldı. Hem Denizler anıldı, hem Kürkcü’ye destek sunuldu. Anmanın ertesi günü 68 kuşağının devrimcilerini kent merkezinde ellerinde kova ve fırçalarla afiş yaparken görmek herkesi heyecanlandırdı.
Akdeniz Belediyesi iki ‘efsane isim’ için park açtı bu süreçte. Katilleri için ‘afiş fotoğrafı’ çektirilen Hrant Dink ve sürgünde kaybettiğimiz Ahmet Kaya’nın adları kentin iki ayrı bölgesinde yapılan parklara verildi. Yaklaşık bir ay arayla açılan iki parkta kendi kimliklerini ve eşlerinin onurunu temsil eden Rakel Dink ve Gülten Kaya, Ertuğrul Kürkcü’yle yan yana geldiler. Her iki açılışta da duysal anlar yaşandı. Halkçı bir belediyenin neler yaptığını görünce sosyalist bir vekilin mecliste yapabileceklerine ilişkin umutlarımız arttı.
En küçük büro açılışlarına bile binlerce kişinin katılıyor olması, kitlelerin Kürkcü’yü seviçle kucaklaması, ‘Sen Mahir’in emanetisin’ sözleri, ‘Dev-Genç’in yumruğu meclise geliyor’ sloganları sosyalistlerdeki çalışma iştahını kamçıladı. Kürt hareketinin örgütlülüğü, kitlelerle bağı ve gerçek bir halk hareketine dönüşmüş olması, sosyalistleri imrendirdi. Blokun seçimden sonra da sürmesi gerektiği, artık sosyalistlerin de bir güç olarak ortada olması gerekliliği vurgulandı konuşmalarda. Mersin’de seçim kampanyasını yürüten ekibe katılan ‘bağımsız sosyalist koordinasyon’ örgütlü güçler dışında da pek çok sosyalistin olduğunu ve bir ‘kıvılcımın’ pek çok insanı hareketlendirebileceğini kanıtladı.
Hakan Yeşilyurt’tan İlkay Akkaya’ya , Suavi’den Taner Öngür’e, Rojda’dan Çetin Oraner’e, Kardeş Türküler’den Bajar’a kadar uzanan bir listede sanatçı akını yaşandı Mersin’de.
Türkülerle, halaylarla, sergilerle, panellerle sürdü seçim süreci. Çok sayıda gözaltı, afişçilere yönelik engellemeler, birkaç seçim bürosuna yapılan saldırılar, açılan pek çok dava kimsenin umurunda olmadı.
Sabah 8.30’da seçimi yürüten merkezi koordinasyonun toplantılarıyla başlayan günlük çalışmalar gece 12.00’den önce hiç bitmedi. Herkes çok yoruldu. Herkes çok emek harcadı.
Ve 5 Haziran Pazar günü gerçekleşen dev miting bütün yorgunluğumuza değdi. Yüz bin sayısının genel kabul gördüğü, Mersin’de yıllardır bu kitlesellikte bir miting yapılmadığı konuşuldu günlerce. Beş saati aşan bir mitingde, aşırı sıcağa rağmen mitingin bittiği saatlerde hala on binlerce kişinin alanda bulunması coşkuyu kanıtlıyordu. Kürkcü’nün mücadele arkadaşlarından onlarcasının mitinge gelmesi ve Kürkcü’nün onlara teşekkür ederken yaşadığı duygusal anlar mitinge damga vururken, Filistinli efsane gerilla Leyla Halid’in ‘Türkiyeli devrimcilere teşekkür borcumu ödemek için buradayım’ diyerek başladığı konuşma dakikalarca alkışlandı. Aydın Çubukçu’nun ‘o bir aslandır, gönderin zalimlerin üzerine’ demesi, Selahattin Demirtaş’ın Kürkcü’yle elele alandakileri selamlaması renklendirdi mitingi.
Şimdi sıra seçime geldi. Kent dışından gelen sosyalistler, Ertuğrul Yoldaşımızı size emanet ettik’ dediler. Mersinliler emanete sahip çıkmanın onuru ve gururuyla selamlamak istiyor bütün ülkeyi!
12 Haziran’da Ertuğrul Kürkcü’yü iki milletvekili seçilmeye yetecek kadar oyla Meclis’e göndermeye çalışacaklar. Ve Kürkcü’den barışın, kardeşliğin, özgürlüğün sesini yükseltmesini isteyecekler Meclis’te… Mahir’in, Deniz’in, İbo’nun sesi Mecliste daha gür çıksın diye!
ETHEM DİNÇER