Taksim’de YSK Kararı Protestosunda Polis Şiddeti

Hatip Dicle’ye destek vermek ve YSK kararını protesto etmek üzere Taksim Meydanı’nda yapılan açıklama sonrasında yine polis şiddeti vardı.

Hatip Dicle’ye ilişkin YSK kararını protesto etmek üzere binlerce kişi Taksim Meydanı’nda bir araya geldi. “Hiçbir karar halkın iradesine ipotek koyamaz. Bi agir nelîzin” yazılı pankart açan ve “Hatip Dicle onurumuzdur”, “YSK şaşırma bizi dağa taşırma” sloganları atan kitle bir süre oturma eylemi yaptı.

BDP, ESP, SDP, ÖDP, EMEP, BDSP gibi partilerle çok sayıda kurumun destek verdiği eyleme milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel de katıldı. İlk söz alan Kürkçü, YSK’nın aldığı kararın, siyaseten, ahlaken ve hukuken darbe niteliği taşıdığını söyledi.

KİMSE HEVESLENMESİN TEK KARARLA HAREKET EDECEĞİZ

Bugün ortaya çıkan kararın daha önceki YSK kararının bir devamı olduğunu belirten Kürkçü, “DTK’nın aldığı bir karar var ve bizler yarın bütün emek cephesi olarak Diyarbakır’da bir araya gelip bu öneriyi tartışacağız. Daha önce Ahmet Türk ve Demirtaş’ın söylediği ‘bir arkadaşımız olmazsa Meclis’e gitmeyiz’ şeklindeki söylemi tartışıp kamuoyuyla paylaşacağız. Kimse heveslenmesin bütün ekip olarak tek kararla hareket edeceğiz. Bu bir darbedir ve biz bunu kabul etmeyeceğiz. Verilen kararın ardından AKP’li kadın aday utanmadan ve sıkılmadan gidip mazbata almıştır. Bu tam bir ahlaksızlıktır. Şu iyi bilinmelidir, tek bir arkadaşımız olmadan hiçbirimiz olmayacağız. Ya hep beraber ya da hiçbirimiz” diye konuştu.

Ardından ise ÖDP Genel Başkanı Alper Taş söz aldı. Kendi partilerine uygulanan seçim ambargosu ve YSK’nın seçim öncesi kararını hatırlatan Taş, “Bu karar egemenliğin kayıtsız şartsız halkta olmadığının açık beyanıdır. Bu kararla Kürtlerle Türklerin bir arada yaşamasına darbe indirilmiştir. Bizler tüm sol ve demokrat çevreler olarak Hatip Dicle’ye ilişkin kararın bir an önce kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi.

BARIŞ İÇİN HER ADIMDA YA TSK YA DA YSK KARŞIMIZDA

Son olarak söz alan Tuncel de kararı tanımayacaklarını belirterek, “Biz Kürtler olarak kapıdan atılıp bütün yasal yolları deneyerek bacadan girdik. Ancak şimdi de önümüzde YSK var. Barışa dönük her adım atışımızda ya TSK’yı buluyoruz karşımızda ya da YSK’yı. AKP’ye sesleniyorum. Şunu bilsinler ki artık bizim ağzımızın tadı kaçmıştır. Biz de o meclisi o anayasayı tanımayacağız. AKP’nın anayasasını ne kabul ederiz ne tanırız. Bu tam bir provokasyondur. Yıllardır bu ülkede hakimiyetin halkta olduğu edebiyatını dinledik. Şimdi durum ortadadır. Başbakan bu durumu iyi okumalıdır. Hatip Dicle daha önce de sadece Kürtçe konuştuğu için meclisten alınıp yıllarca cezaevinde tutuldu. Dicle’ye yönelik tavır sıradan bir tavır değildir. Bizim için Hatip Dicle’nin sembolik bir önemi vardır. Tek bir arkadaşımız yoksa hiçbirimiz de olmayacağız” dedi.

10 BİN KİŞİ YÜRÜDÜ

Açıklamanın ardından İstiklal tamamen polis barikatıyla kapatıldığı için kitle Tarlabaşı bulvarına yöneldi. Bu arada sayı yaklaşık 10 bini bulurken, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde yeni bir barikat kuran ve panzerleri devreye sokan polis, yürüyüşe müdahale etti. Gaz bombaları atan ve tazyikli su sıkan polis ile göstericiler arasında yaşanan çatışma sonucu bulvar adeta savaş alanına döndü.

Ara sokaklara giren kitle Toma araçlarıyla kovalanıp, yoğun şekilde gaz ve tazyikli suya maruz kaldı. Polisin rast gele çevreye gaz bombası atması vatandaşların tepkisine neden oldu. İstiklal caddesine çıkan tüm ara sokaklara gaz bombası atan polis, kafelerde oturan vatandaşlara da su sıktı. Polisin orantısız gaz terörü nedeniyle çevredeki çok sayıda işyerinin camları kırıldı.