Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin kararları, bu yarım yüzyılda hak arama bağlamında yeni toplumsal ilişkiler ve yeni bilinç durumlarının hasıl olduğu saptamasından güç alıyor. Bu saptamaya göre, bir çağ dönümünü haber veren tarihsel, toplumsal ve politik değişimler kapsamında, eşitsizlik, sömürü ve tahakküm üzerinde yükselen bir sosyopolitik rejimden özgürlüğe giden biricik yol cephe savaşı olmayabilir.

- Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) 12. Kongresi’nin partinin kurucusu ve önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihli çağrısı doğrultusunda “silahlı mücadele” esasına dayalı “halk savaşı” stratejisini terk ve partiyi fesih kararı, mücadelenin Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı çerçevesinde, bir bağlamdan başka bir bağlama geçişine dairdir.
- Bu karar, 20. yüzyıl sonlarından 21. yüzyıl başlarına kadar 52 yıl boyunca süre giden Kürt halk isyanının tarihsel haklılığının bu mücadelenin öznelerince inkârı ve devlet ve toplumun var olan şekil ve içeriğine yönelttikleri eleştirinin geri alınması anlamına gelmiyor. Bu çağrı ve kararlar, bu yarım yüzyılda hak arama bağlamında yeni toplumsal ilişkiler ve yeni bilinç durumlarının hasıl olduğu saptamasından güç alıyor. Bu saptamaya göre, bir çağ dönümünü haber veren tarihsel, toplumsal ve politik değişimler kapsamında, eşitsizlik, sömürü ve tahakküm üzerinde yükselen bir sosyopolitik rejimden özgürlüğe giden biricik yol cephe savaşı olmayabilir. Tüm yurttaşların birbirlerinin hak ve hukukunun savunucusu olacakları yeni bir yurttaşlık anlayışı arayışının içinde gerçekleşeceği bir siyasal iklimin oluşmasına, herkesin özgürlüğünü Kürtlerin özgürlüğüyle ilişkilendirmesine kapı açan, daha geniş dolayımlarda ilerleyecek mücadele yordamları arayışına şans vermek gerekir. Öte yandan gerek Öcalan’ın gerekse PKK’nin karşılıklı açıklamalarında dikkat çektikleri gibi, 20. Yüzyıl sosyalizmlerinin çöküş süreçlerinin eseri olan kafa karışıklıklarının bir yandan bu gelişmelerin yaratıcı bir biçimde değerlendirilmesini ve “nihai hedef”e giden yeni yolların layıkıyla değerlendirilmesini güçleştirdikleri, öte yandan devrimci hareketleri kendi kendilerini tekrara ya da geleceğe kaçışa sevk ettiği de bir hakikattir.
- Öcalan ve PKK bu açmazdan toplumsal güçleri seferber ederek çıkılabileceğinin idrakiyle, kendi zeminlerini harekete geçirerek tartışmanın terimlerini değiştiriyorlar. Yarım asırda çok büyük bedeller karşılığında kazanılmış mücadele deneyimlerine güvenerek, bütün imkân ve kabiliyetlerini ölçüp biçerek giriştikleri büyük muhasebe sonucunda attıkları bu adım, yönetici sınıf ve güçleri kendi mantıklarıyla sınıyor. “Beka” gerekçesiyle devletin ve toplumun halkların talep ve ihtiyaçları doğrultusunda dönüşmesi gerekliliğinden dolu dizgin kaçan iktidar sahiplerini mutlak “barışçılık” yolundan giderek -silahsızlanarak- “terörizm” sığınağından çıkma mecburiyetiyle karşı karşıya bırakıyor. Öcalan’ın 27 Şubat Çağrısı ve PKK’nin 12. Kongre kararları sonrasında Türkiye ve Kürdistan’da “terörizm”, kavramsal ve hukuksal olarak herhangi bir demokratik hakkın teslimi veya gerçekleşmesinin önünü kesmenin gerekçesi olmaktan çıkıyor. Bu kararlarla, -şiddetin hangi bağlamda olursa olsun “terörizm” sayılıp sayılmayacağı tartışması bir yana- her itirazın, her sosyal medya mesajının, her milliyetçilik ve ırkçılık eleştirisinin, devletin kutsallığına dönük her şüphe belirtisinin “terör örgütü propagandası” suretinde muhalefete iade edilmesinin de sonuna gelinmiş, ülkeyi yönetenlerin elinden her türlü hukuk dışılığın kutsal dayanağı, “beka” mugalatası bir seferde geri alınmıştır. Bunun topluma göreli olarak nasıl geniş bir eleştiri özgürlüğü alanı kazandırmış olacağı yakın gelecekte “yasak” duvarları bilfiil yıkıldıkça daha açıkça görülecektir.
- Öcalan ve PKK’nin son kararlarının ardından sıra devleti yönetenlerin sorumluluklarını sırtlanmalarına geliyor. Şimdi Kürdistan devrimcilerinin yarım yüzyıldır büyük bedeller ödeyerek mevcudiyetini tüm dünyaya kabul ettirmekte asli pay sahibi oldukları Kürt halkının neden evrensel haklarından yoksun bırakıldığını açıklamak zorunda olan bu toplum ve bu devlettir: Kürtler neden ana dilinde eğitim göremiyor? Neden dilleri TBMM’de “bilinmeyen dil” olarak kayda geçiyor. Neden, seçtikleri belediye başkanları, milletvekilleri, belediye meclis üyeleri görevlerinden alınıyor, neden yerlerine “kayyım” atanıyor, neden hapsediliyorlar; neden en yoksul, en ihmal edilen, gelir dağılımında, eğitimde, sağlıkta, ulaşımda en geride olan iller Kürt illeri?.. Bundan böyle bu sorulara verilecek “terör” yanıtına inanacak Türk bulmak da eskisi kadar kolay olmayacak.
- Öcalan ve PKK’nin silahlı mücadeleyi sonlandırmaya yönelik adımları Türkiye’nin siyasal ve düşünsel yaşamında, silahlı mücadeleyi başlatmakla yol açtıkları ölçüde uzun erimli, tarihsel sonuçları ima ediyor. Başkaldırının başını çekenler, attıkları ilk adımın hangi uyuklayan dinamikleri harekete geçireceğini, hangi toplumsal gerçekliğin akışını ne ölçüde dönüştürebileceklerini kesin olarak bilemezlerdi. Ancak yaşadıkları mücadeleler üzerinde düşünür, bunları anlamlandırmaya çalışır, kuvvetlerini derlemeye ve eğitmeye çabalarlarken sadece dünyayı değiştirmekle kalmadılar, dünyayı değiştirme pratiklerinden hareketle dünyayı kavrama yordamları, mücadele ve örgütlenme metodolojileri geliştirmeyi de başardılar. Yurtlarından, evlerinden, köy ve mezralarından kitleler halinde sürülenler, dünyanın beş kıtasında halklarının elçileri, fikirlerinin tebliğcisine dönüştüler. Kolombiya’dan İzlanda’ya, Güney Afrika’dan Kazakistan’a, Almanya’dan Japonya’ya, Moskova’dan Azerbaycan’a kadar, Kürdistan devrimcileri, kendi mücadele pratiklerinden edindikleri kavramsal sonuçları, başka dillerde yeniden düşünüyor ve her kıtada özgürlük dinamiklerinin birbirleriyle buluştuğu öbekler oluşturmayı başardılar. Bu maddi temel üzerinde halkların mücadelelerinin dünya çapında birbirleriyle eklemleneceği yeni bir küresel hareketlenmenin eli kulağında. Öcalan ve PKK’nin bu çok cesur kararının gerisinde, dünyanın bütün ülkelerinde her düzeyde hareket halindeki büyük dekolonizasyon pratiğinin meşruiyet alanlarını sınırsızca genişlettiğinin bilgisi ve sezgisi var. Öcalan’ın sistematik bir biçimde geleceğin örgütlenme modelinin enternasyonal bir hareket olarak şekillenmesi gerekliliğine dönük ısrarı boşuna değil. Bu, Kürtlerin dört parçada sömürgecilikle mücadele deneyimlerinin bilgisinin, insan varoluşunun küresel kapitalist hegemonyanın maddi ve sembolik mekanizmasınca sömürgeleştirilmesine isyanının bilgisiyle eklemlenme kabiliyetiyle ilgili. PKK’nin kendisini feshederken gösterdiği cesaret, yerel egemenlerin havsalasının alabileceğinden çok daha geniş bir alanda yaşayacağı bir rönesansa yönelmekte olduğu bilgisinden doğuyor.
- Nihayet, PKK ve Öcalan’ın içinden çıktıkları yerel zeminlere geri döndüğümüzde, attıkları adımı “güvenlik” penceresinden okuma gayretlerinin beyhudeliğine işaret etmeden olmaz. Sahip oldukları sosyal genlik ve giderek büyüyen ve Türkiye ve Kürdistan’ın bütün sanayi, ticaret ve kültür merkezlerine yayılan nüfusları dolayısıyla PKK ve Kürtlerin toplumsal ve politik varoluş tarzlarındaki her değişim, temas ettikleri her şeyin, her kurumun ve çevrenin değişmesini kaçınılmaz kılıyor. Bu bağlamda, Öcalan ve PKK’nin attıkları son adımın, yalnızca “güvenlik” konusu olarak kalmayacağını, kendileri değişirken herkesin ve her şeyin değişmesine etkide bulunarak siyasal ve kurumsal bir dizi değişikliği peşinde sürükleyeceğini ileri sürmek kehanet sayılmaz. Bunun için Öcalan ve PKK’nin son açıklamalarında kendisini gösteren “sosyalizm” vurgusundaki yükselişin siyaset alemindeki dolaysız etki ve imalarına göz atmak yeter: “Silah bırakma ve fesih” sonrasında milliyetçilik, liberalizm, bilinemezcilik, tanrı arayışı, metafizik, komplo teorileri, spiritüalizm vb., vb. tarafından istila edileceği umulan zihinlerin, “sosyalizm” ışığıyla aydınlanıvermesine bakarak, hareketin örgütsel ve siyasal formu ne olursa olsun, her dönüm noktasında modern sosyalizmle temasa geldiği ilk momentten güç alma ve 1968 devrimciliği ve 1971 isyancılığından geriye düşme ihtimalini kategorik olarak dışlama refleksinin stratejik ortaklığımızın sigortası olduğuna güvenmeye devam edebiliriz.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.