HDK Eşsözcüsü Ertuğrul Kürkçü 27 Aralık’ta Diyarbakır’da toplanan DTK Olağanüstü Kongresinde, sonuç bildirisini değerlendirdi: [Bu deklarasyonla] biz devleti görevini yerine getirmeye, barış içinde yaşama hakkını halka iade etmeye, halkı da kendisini düşman olarak görenlere karşı direnme hakkını koruyarak müzakere, tartışma, siyaset yolunu açık tutmaya davet etmiş olduk.
Deklarasyon söylenmesi gerekenleri kendi başına söylüyor. Bir tercümana ihtiyacı yok. Ne söylendiğini hepimiz çok iyi anladık. Ama anlaşılması gereken bir başka şey daha var: Ben özellikle bu deklarasyonun hazırlığına katkıda bulunan Kürt devrimcileri, demokratları, siyaset insanlarını kutlamak ve kendilerine teşekkür etmek istiyorum. Yanı başımızda, surların içinde çoluk çocuğu, Silopi’de, Cizre’ de kadını, erkeği, yaşlıyı, genci ayırt etmeden sivil halkı kurşuna dizen bir savaş makinası karşısında acılaşmadan, öfkelenmeden, ciddiyetle ve asaletle Türkiye’yi ve Kürdistan’ı barış yoluna davet etmek aslında insanlığı Türkiye’ye iade etmek demek. O yüzden bu insanlığı bize yeniden iade edenlere, hepsine sonsuz teşekkür borçluyuz, şükran borçluyuz. Bugün Türkiye’nin batısının, Türkiye’nin batısında yaşayanların bu süreci yeniden anlayabilmesi için çok önemli bir adım bu deklarasyonun kendisi kadar şimdi dile geldiği yer, zaman ve ortam. Son derece önemli.
Bakın geçtiğimiz günlerde bir belge düştü medya ortamına. Yaygın medya bu belgeyi asla tartışmıyor. Meclise bunun için bir soru önergesi verdik. Önergemiz yanıtlanmıyor. Ancak bu belge bize söylüyor ki, otantikliğinden şüphe etmediğimiz bu belge, barış, çözüm ve müzakere görüşmelerinin sürdüğü, hepimizin doludizgin barışa gittiğimizi zannettiğimiz, bunun için çaba gösterdiğimiz bir anda, dönemde Türkiye’yi yönetenler Kürt halkına karşı bir tenkil, imha, çökertme, deportasyon, tehcir planı yaparlarmış. Adına “çöktürme” dedikleri bu plan en az 10-15 bin kişinin öldürülmesini, 300 binden fazla insanın göç ettirilmesini, 7-8 bin insanın yaralanmasını ve 7-8 binin hapsedilmesini öngörüyor. Şu an biz bunu görüşürken bu plan halâ işliyor. Türkiye’nin batısı işte bu plana itiraz edebilir, ses çıkartabilir. Öz yönetim girişimleri hemen yankısını batıda bulamayabilir ama halka karşı girişilmiş bir tertibi, devletin bağrında oluşturulmuş bir soykırım örgütünün varlığını görmek ve idrak etmek bütün Türkiye’yi, Türkiye’nin insan hakları savunucularını, sosyalistlerini, demokratlarını, liberallerini, vicdanı olan herkesi ayağa kaldırmalıdır.
Kürtler bu barikatlarda, bu hendeklerde, bu soykırıma karşı direniyorlar. Bizim için de bizim soykırımla kirlenmememiz için de mücadele ediyorlar. Bunun hakkını vermek, buna eşlik etmekten daha büyük bir insanlık yok. Bu deklarasyonla birlikte biz devlete şu görevini tekrar hatırlatıyoruz: Barış içinde yaşama hakkı 21.inci yüzyılda insanlığın temel haklarından biridir ve barış içinde yaşama hakkını temin etmek devletin başta gelen görevidir. Devletin, ya da başka bir devletin, halka düşman muamelesi yapmasına sivil itaatsizlikle karşı koymak da bir temel insan hakkıdır 21 inci yüzyılda. Biz devleti görevini yerine getirmeye, barış içinde yaşama hakkını halka iade etmeye, halkı da kendisini düşman olarak görenlere karşı direnme hakkını koruyarak müzakere tartışma, siyaset yolunu açık tutmaya davet etmiş olduk.
Halkların Demokratik Kongresi buradan çıkan dersi, burada verilen direktifi Türkiye’nin batısına insanların yaşadığı; insanın insan olduğu her yerde mutlaka ve mutlaka taşıyacak ve ortak mücadelemizle bizi birbirimizden ayırmak, koparmak, halklarımızı birbirine düşman etmek için elinden geleni yapanlara ortak bir mücadeleyi yükselterek yanıt verecektir. Bunun sonucunda elde edeceğimiz yeni, demokratik özerkliklere dayalı cumhuriyette herkese yer olacaktır ama zalimlere asla.
Selamlıyorum Kongrenizi. Kürt halkını, Kürdistan’ın özgürlüğü için mücadele eden herkese insanlığın kurtuluşu için mücadele etmiş oldukları için insanlığın bugün onların mücadelesinde temsil edildiği için şükranla sevgi ve selamlarımı söylüyorum. Kaybettiklerimizin arkasından onlara rahmet diliyoruz, geride kalanlara başsağlığı. Acılarını paylaşıyoruz. Umarım bu acıları durdurmak, en aza indirmek, yarın bir bebeğin daha hayatını kurtarmak bakımından bu toplantı, bu deklarasyon tarihimize bir katkı yapacaktır. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoşçakalın.
(27.12.2015 DTK Genişletilmiş Olağanüstü Genel Kurulu/Amed/Ertuğrul Kürkçü’nün Konuşması)
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.