Meclis’te sokağın sesi olacak

Meclis’e girerse anti demokratik uygulamalar ve temsilcilerine karşı sabrını zorlayacak ama en önemlisi sokağın Meclis’teki sesi olmaya çalışacak.

Türkiye sosyalist hareketinin en önemli isimlerinden Ertuğrul Kürkçü, Emek, Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’ndan Mersin’den bağımsız milletvekili adayı. Kürkçü’ye göre, anayasayı yapacak bu Meclis’e düşen iş yükü hayli ağır. Meclis’e girerse anti demokratik uygulamalar ve temsilcilerine karşı sabrını zorlayacak ama en önemlisi sokağın Meclis’teki sesi olmaya çalışacak.

Sadece barış değil
BDP’nin desteklediği bağımsız milletvekili adayı Ertuğrul Kürkçü Meclis’e girecek milletvekillerinin ve Emek, Özgürlük ve Demokrasi ittifakının odağında barış mücadelesinin yer alacağını belirtiyor ve ekliyor: “Ama bu, Türkiye’nin diğer meselelerinin parlamento ortamına taşınmayacağı anlamına gelmez.” Kürkçü bu meselelerin bazılarını şöyle sıralıyor: “Güvencesiz çalışmaya ilişkin mücadeleler, işsizlik karşıtı kampanyalar, örgütlenme ve siyaset hakkı önüne konulmuş örgütlenmelerin ortadan kaldırılması. HES mücadelesi Kadınların erkek egemenliğinden, taciz ve tecavüzden kurtulmaları, eşit işe eşit ücret kazanmaları, ev emeğinin ödenmesi gibi temel taleplerin yanı sıra Alevilerin kimlik haklarının gündeme getirilmesi.”

Mersin’de seçim çalışmalarına hız veren Kürkçü geçen dönem Meclis’te olan BDP’li milletvekillerinin performansının başarılı olduğunu belirterek “Özellikle Kürt kadın milletvekillerinin kayda değer bir iş yaptıklarını düşünüyorum. Duruşlarıyla çok önemli bir sınav verdiler. Parlamento dışında da halk hareketine katkıda bulundular. Birçoğu yaralandı. Bu arkadaşlarımızın Kürt meselesinde performans gösterdiği, diğer meselelerde o kadar atak olmadığı söyleniyor. Meclis zabıtları incelendiğinde her konuda çaba gösterdiklerinin görüleceğini düşünüyorum.”

Sosyalist parlamenter bir geleneğin olduğunu belirten Kürkçü, pek çok kesimin Meclis’te sesinin duyulmasını sağlamaları gerektiğini ifade ediyor: “Öğrencilerin, gençliğin, LGBTT’lerin, kadınların talepleri hepimizin üzerinde bir görev olarak duruyor. Parlamentoda tartışılmasına alışkın olunmayan ama bugünkü toplumsal dinamiklerin gelişmesinde katkısı olan bütün hareketlerin sözcüsü durumundayız.”

Seçilmesi halinde Mersin-Ankara- İstanbul arasında mekik dokumasının gerekeceğini ifade eden Kürkçü, sokağın önemini vurguluyor: “Sokağın bir sesi yoksa, Meclis’teki insanın da söyleyecek bir şeyi yoktur. O yüzden esasen sokağın sesi olmak, esasen siyaseti oradan kurmak, parlamentoyu her şey sanmamak çok önemli.
Ertuğrul Kürkçü seçim bölgesi Mersin’de iddialı. ‘Kürt seçmenlerin kendi adaylarına sahip çıktığını’ anlatan Kürkçü, “68’liler orada daha güçlüler ve ulusalcılıkla ilgisi olmayan bir öbek oluşturuyorlar. Dolayısıyla onların desteği önemli. Şehrin doğusu ve batısını ruhen ve siyaseten bir araya getirmeyi başardığımızı düşünüyorum.”

Mücadele dolu bir hayat öyküsü
Ertuğrul Kürkçü 1948’de Bursa’da doğdu. Bir devlet memurunun oğlu. ODTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencisi iken Dev-Genç Genel Başkanı oldu. 12 Mart 1971’deki askeri müdahaleden sonra THKP-C’nin kuruluşunda yer aldı. Kızıldere’de 10 devrimci ve üç NATO teknisyeni rehinenin öldükleri olaydan sağ kurtuldu. Askeri mahkemede idam cezasına çarptırıldı. 1974 affıyla 30 yıla çevrilen hapis cezasını 1986’da tamamladı. Ana Britannica’da redaktörlük, çevirmenlik yaptı. İletişim Yayınları’nda ‘Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’ni tasarlayıp, yayın yönetmenliğini yürüttü. ÖDP’nin 1996’daki kurucularından biriydi. Ancak ÖDP’den 2000’de ayrıldı. Halen Sosyalist Gelecek Parti Hareketi’nde yer alıyor. Kendisini dünya çapındaki devrimci, Marksist düşünce ve mücadele geleneğinin bir üyesi olarak görüyor.

Ayça Örer
Radikal