Kürkçü: Yurttaş, doğuştan Türk ya da Sünni değildir, yurttaş yurttaştır

Ertuğrul Kürkçü, Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Merkezi ve Cemevi’ni ziyaret etti.

Seçim kampanyası kapsamında ziyaret ve temaslarını aralıksız sürdüren Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku Bağımsız Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü, Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Merkezi ve Cemevi’ni ziyaret etti. Kürkçü, “Eğer Kürtlerin mücadelesi olmasa, bugün Türkiye koyu faşist diktatörlük altında yönetilen bir ülke olabilirdi. Alevilerin mücadelesi olmasa burası Sünni taassubu altında yerle yeksan olurdu” dedi.

BDP’nin Desteklediği blok adayı Ertuğrul Kürkçü, tüm zamanının seçim kapanyasına harcamaya devam ediyor. Kürkçü, beraberinde BDP PM üyesi Mehmet Doymaz, İl Başkanı Cihan Yılmaz, Akdeniz Belediye Başkanı M. Fazıl Türk, il-ilçe yöneticileri ve blok bileşenleriyle birlikte Mersin Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Merkezi ve Cemevi’ni ziyaret etti. Burada önce Cemevi yönetimi ve Alevi yurttaşlarla kahvaltı yapan Kürkçü, ardından da masaları tek tek gezerek yurttaşlarla sohbet etti, 12 Haziran’da destek istedi. Ertuğrul Kürkçü ve beraberinde heyet, kahvaltının ardından Alevi Kültür Dernekleri Şube Başkanı Suat Yıldız ve Cemevi yönetimi ile bir ziyaret toplantısı düzenledi.

YILDIZ: ALEVİ KÖYLERİ ÜZERİNDE ÇOK CİDDİ ASİMİLASYON POLİTİKASI YÜRÜTÜLÜYOR

Sözü ilk alan Şube Başkanı Yıldız, ziyaretleri dolayısıyla heyete teşekkür etti. Türkiye’de Alevilerin çok ciddi sorunları olduğunu vurgulayan Yıldız, “Daha dün Yenice’de bir eylem vardı, herkes gözden kaçırdı. Yenice Cemevi başkanımızın elektrik faturası ticarethane diye geliyor. Bizim cemevinin elektrik faturası ise ‘şantiye faturası’ olarak geliyor. Ama ortada şantiye yok, burası bitmiş, bizim ibadethanemiz. Sizler gibi devrimci, sol, demokrat gelenekten gelen sizin gibi insanlarımızın Meclis’e gittiği zaman, hakikaten çok ciddi şeyler yapmanızı bekliyoruz. Türkiye’nin demokratikleşme sorunuyla birlikte, bizim de ciddi sorunlarımız var” dedi.

Yıldız, Alevi köylerine halen ısrarla cami yapıldığının da altını çizerek, “Sivas’ın Şarkışla ilçesi Yahyalı Köyü’ne gittik. Köy tamamen Alevi ama cami yapmışlar. Alevi köyleri üzerinde çok ciddi bir asimilasyon politikası yürütülüyor. İbadethanelerimiz halen yasal statüye kavuşmadığı için yönetimden pek destek ve katkı da alamıyoruz. Ama Akdeniz Belediye Başkanımız Fazıl Türk, elinden geldiğince katkı vermeye, burayı yaşatmaya çalışıyor. Ama ülkemizin demokrasisi yerine oturmuş olsa, insan hak ve hürriyetleri dünya standartlarında olsa, ne Aleviliği, ne Sünniliği, ne Kürdü, Ne Türk’ü ne de Arap’ı konuşacaktık” ifadelerini kullandı.

KÜRTLER, ALEVİLER VE KADINLARIN MÜCADELESİ SALDIRIYI DURDURAN BARİKATTIR

Mersin Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü ise, Alevi kesiminin her türlü ayrımcılığa ve tehdide rağmen kimliklerini ortaya koyduklarını vurguladı. Kürkçü, “Eğer Kürtlerin mücadelesi olmasa, bugün Türkiye koyu faşist diktatörlük altında yönetilen bir ülke olabilirdi. Alevilerin mücadelesi olmasa, burası Sünni taassubu altında yerle yeksan olurdu. Bu itirazın varlığı, insanların hayat tarzlarıyla bu itirazları sürdürmesi ve bağlılıkları olmasa burası pekala bir Pakistan olurdu. Çünkü hükümetin genel yönelimine baktığımız zaman, bugün Türkiye’de, Osmanlı’da var olan nispeten hoşgörülü bir İslam değil, Suudi inançlarına bağlı Vahhabi bir yorumla sürdüğünü görüyoruz. Bildiğimiz Hanefi yorumu bile bu değil. Türkiye’de, 12 Eylül’den bu yana bir transformasyon oldu. Alevi direnişi bu anlayışı bir yerde durdurdu. Kürtlerin ve Alevilerin kadın hareketine verdikleri önem, kadınların direnme gücü ve sosyal protesto kaynağı haline gelmiş olmasını çok önemsiyorum. Bu üçünün bir arada hareketi, Türkiye’de gerekli dönüşümler için de bir hareket noktasıdır. Yani saldırıyı durduran barikat budur” diye konuştu.

ŞİPŞAK ANAYASA UYARISI

Sözlerini “Yurttaş, doğuştan Türk ya da Sünni değildir, yurttaş yurttaştır. Hangi camianın içinde doğuyorsa, devlet hepsine eşit mesafede durmalıdır” diyerek sürdüren Kürkçü, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Türkiye’de, siyasi demokrasinin kapsamı içerisine yeni bir yurttaşlık tanımı koyacağız. Eğer bunun anayasal başlangıç noktası haline getirebilirsek sorunların çoğunlunun yasal olarak çözülebileceğini düşünüyorum. Fakat biz biliyoruz ki Türkiye’de anayasa ne yazarsa yazsın gündelik pratikler önemli. Bu pratikler çoğu kez kararnameler, genelgelerle yürüyor. Çoğu durumda genelge ve kararnameler anayasa ve yasalardan üstü tutuluyor. Yöneticilerin zihniyetinin değişmesi, eski alışkanlıkların kaldırılması, topluma saçtıkları zehrin giderilmesi neredeyse bir kuşaklık iş. O yüzden karşımıza çıkacak olan anayasa tartışmasına, Alevi toplumun var gücüyle katılması gerekir. Bunu bize delege etmeden, kendi kanaat önderleriyle, sokakta, meydanda, basında biteviye tekrarlamalı. Yoksa ben ‘şipşak bir anayasa’ süreciyle karşı karşıya kalacağımızdan çekiniyorum. Parlamentodaki denklem nedeniyle bunu önlemeye gücümüz yetmeyebilir. Ama toplumsal bir karşı koyuş her şeyi geri döndürebilir. Bunu, YSK’nın veto kararında gördük. Geri dönülmez denilen YSK vetosu, halk, aydın ve kanaat önderlerinin tepkisi ile kalktı.”

Ertuğrul Kürkçü ve beraberindeki heyet, sohbetin ardından bir başka programa katılmak üzere Cemevi’nden ayrıldı.

http://www.firatnews.org/index.php?rupel=nuce&nuceID=43023