Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Yürütme Kurulu Üyesi Gencay Gürsoy ve BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü HDK Kongresi’ni değerlendirdi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) genel kurulu Ankara’da yüzlerce delegenin ve demokratik sivil toplum kurumu temsilcisinin katılımı ile gerçekleşti. İki günlük genel kurulun sonunda yayımlanan sonuç bildirgesi ile bir seçim partisi kurulacağını duyuran HDK’yı, HDK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr.Gencay Gürsoy ve BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Emek Dünyası’na değerlendirdi.
Ertuğrul Kürkçü, kurulacak olan partinin Türkiye halkları, emekçileri, bütün ötekileri açısından çok önemli bir talep taşıyıcı misyonu olduğunu vurgularken, Gürsoy, “Cumhurbaşkanlığı seçimi ve yerel seçimlere, iç hukuku sıkıntı yaratmayan bir parti yapısıyla girmenin avantajlarını unutmamak gerekiyor. Bu ilk deneyimden yüz akıyla çıkılabilirse ilk genel seçimlerde, toplumsal muhalefet güçlerinin ve demokratik Kürt özgürlük hareketinin ortaklaşa yaratacağı sinerji HDK’yı barışın ve demokrasinin vazgeçilmez bir aktörü haline getirebilir” diyor.
‘HDK, CİDDİYE ALINMASI GEREKEN BİR KARARLILIKTIR’
Genel kurulun tepeden inmeci, yukarıdan belirlenmiş değil büyük ölçüde aktivistlerden oluştuğuna dikkat çeken Kürkçü, bu açıdan genel kurulun çok umut verici olduğunu düşünüyor. Tabandan çok fazla sayıda katılımın olmasının önemli olduğunu vurgulayan Kürkçü, bu kongrede daha önceki kongrede görülen kimi anlaşmazlıkların giderildiğini ve daha işe yarar kararlar alındığını ifade ediyor. Gürsoy da tıpkı Kürkçü gibi beklenin üzerinde katılım olduğuna dikkat çekiyor. HDK Genel Kurulu’nun, bu ülkede siyasi hayata soldan müdahale etme konusundaki umutların iyice yıprandığı, polis zulmünün alabildiğine yaygınlaştığı, yargının düpedüz iktidarın baskı aracı haline geldiği bir ortamda, beklenenin çok üstünde bir katılımla toplanmasının ciddiye alınması gereken bir kararlılık olduğunu ifade eden Gürsoy, “Ülkenin dört bir yanından gelen ve iki gün boyunca bıkıp usanmadan sorunları ve çıkış yollarını tartışan bu insanların HDK’ yı önümüzdeki bir yıl içinde, siyasi hayata müdahale yeteneğine sahip bir güç haline getirmesinin boş bir hayal olmadığını düşünüyorum” diyor ve “Yeter ki geçmiş deneylerden doğru dersler çıkartılsın ve solun geleneksel yapısal illetlerinden arınılabilsin” diye ekliyor.
‘KONGRE NEHİR YATAĞI, PARTİ REGÜLATÖR’
Kürkçü, HDK’nın ilkesel olarak hre zaman parti kurma gibi bir fikri olduğunun altını çiziyor. “Kongre esastır” diyor. Kongrenin farklı muhalefet düzeylerinin ortaklığı ile yerel meclisler aracılığı ile kendilerini ifade edenlerin yani doğrudan hayatın içinden gelenlerin yer bulduğu bir alan olduğuna dikkat çeken Kürkçü, “Partinin böyle görevleri yoktur. Parti HDK’yı, bizi seçimlerde temsil eder. Partinin bundan yüksek anlamı yoktur. Kongre nehir yatağı parti regülatör” diyerek parti ve HDK arasındaki farka vurgu yapıyor.
‘HDK BARIŞIN VE DEMOKRASİNİN VAZGEÇİLMEZ AKTÖRÜ OLABİLİR’
Parti kurma düşüncesine ilişkin konuşan Prof. Dr. Gürsoy, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi ve yerel seçimlere , iç hukuku sıkıntı yaratmayan bir parti yapısıyla girmenin avantajlarını hatırlatıyor. HDK’nın bu ilk deneyimden yüzakıyla çıkılabilirse ilk genel seçimlerde, toplumsal muhalefet güçlerinin ve demokratik Kürt özgürlük hareketinin ortaklaşa yaratacağı sinerji , HDK’yı barışın ve demokrasinin vazgeçilmez bir aktörü haline getirebileceğini ifade eden Prof. Dr. Gürsoy, Avrupa’daki son seçim sonuçlara bakıldığında, bölgedeki siyasal gelişmelerin de bunun için uygun bir siyasi iklim yarattığını vurguluyor.
‘PARTİ OLMADAN POLİTİKA YAPMAK OLDUKÇA ZOR’
Parti olmadan politika yapmanın zor olduğuna dikkat çeken Kürkçü, “Bir parti ile var olan sistem demokratikleşmez bizim öyle bir iddiamız yok. Parti demokrasinin bir aracı olabilir. Demokrasi de halkın özgürlüğü için bir araç. Her bakımdan ne demokrasi, ne oligarşi, halk kendi kendisinin efendisi olacak. İlk elden parti, HDK’nın taleplerini politik alana taşıyacak, HDK’nın programını gündeme taşıyacak” diyerek HDK’nın hedeflerini anlatıyor.
‘PARTİ KAÇINILMAZ BİR İHTİYAÇ’
“Emekçiler için, mağdurlar için, can çekişen doğa için, barışa susamış insanlar için böyle bir partinin sadece “ihtiyaç” değil, “kaçınılmaz bir ihtiyaç”, hatta bir “mecburiyet” olduğunu düşünüyorum” diyen Prof. Dr. Gürsoy, “Bütün mesele bu ihtiyacı ortak bir siyasi talep halinde örgütleme becerisini gösterebilmektedir” diyerek başka bir boyuta dikkat çekiyor.
Gürsoy son olarak şunları aktarıyor: “İktidar güçlerinin bütün pervasızlığına karşın, gelecek genel seçimlerde % 10 seçim barajının bir kez daha uygulanabileceğine kesin gözüyle bakmamak lazım. Ben baraj kalsa bile önümüzdeki dönemin siyaset ikliminin güçlü bir sol ittifaka bu lanet barajı aşma olanağını verebileceğini düşünüyorum. Kaldı ki % 1o barajının devam ettiği koşullarda böyle bir parti yapısıyla seçime bağımsız girmenin sağlayacağı kolaylıkları da unutmamak gerek”
HDK 1.Genel Kurul Sonuç Bildirgesi Şöyle:
Türkiye’nin dört bir yanından, 64 ilden birey, kurum, örgüt ve partilerden bileşenleri ve birlikte mücadele yürüttüğü emek, barış ve demokrasi güçlerinin de katılımıyla, dünyanın dört bir yanında ezilen ve sömürülen halkların, sömürüsüz, baskısız ve eşitlikçi bir düzen arayışını sürdürdüğü koşullarda toplanan HDK 1. Genel Kurulu, hareketimizin bu süreçten, 8 Mart, Newroz ve 1 Mayıs etkinlik ve mücadelelerinden güçlenerek çıktığını saptamıştır.
Kuruluş sürecinin kendine has soru ve sorunlarını aşarak, politika ve örgütlenme alanında önemli mesafeler katederek canlı, dinamik bir sürecin devamında gerçekleşen Genel Kurul, canlı, eğitici, eleştirel, özeleştirel ve öğretici bir tartışma ortamında yapılmış; kuruluştan bu yana geçen yaklaşık 7 ayda sürdürülen çalışmaları değerlendirmiş; eksik ve zaafları tespit etmiş, yeni siyasal ve örgütsel kararlar almış, tartışmalardan güç ve moralle çıkmıştır.
HDK 1. Genel Kurulu, sürdürülen tartışmalar sonunda, HDK’nin uluslararası ilişkileri; Ortadoğu politikaları, Filistin halkı ve tutsaklarıyla dayanışma; Kürt sorununda eşit haklara dayalı demokratik çözüm ve barış meselesi; AKP Hükümeti’nin siyasal, ekonomik ve sosyal alanlardaki baskı ve saldırılarına karşı mücadele; yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler, parti kuruluşu; ekolojik yıkıma karşı mücadele; artan nefret suçlarına ve cinayetlerine, kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine; ulusal istihdam stratejisine, işçi cinayetlerine; eğitim, kültür ve sanatın gericileştirilmesi, sağlığın piyasalaştırılması yönündeki saldırılara karşı ve “yeni anayasa” çalışmalarına ilişkin kararlar aldı.
Türkiye’de, Ortadoğu’da ve dünyadaki gelişmeleri değerlendiren Halkların Demokratik Kongresi (HDK), bir parti kurarak, yerel seçimlere, Cumhurbaşkanlığı seçimine ve genel seçimlere etkin politik müdahale kararı almıştır. Türkiye’de demokrasinin kazanılması, Kürt sorununda barışçı ve eşit haklara dayalı demokratik bir çözüme yönelik müzakerelerin başlatılması gerekliliğinin önemini vurgulayan HDK 1. Genel Kurulu, emekçi halklara yönelik ekonomik ve sosyal saldırıların durdurulması, bölgesel hâkimiyet peşinde koşan Türkiye sermayesinin Suriye’ye askeri müdahale planlarının boşa çıkarılması doğrultusundaki mücadelenin de yükseltilmesi konusunda tam bir mutabakat içindedir.
HDK 1. Genel Kurulu, cemaatler ve sermaye sahiplerinin bir koalisyonu olan AKP Hükümeti’nin, sosyal hakların budanmasından, özgürlüklerin ayaklar altına alınmasından; polis şiddetinden, cezaevlerindeki zulümden doğrudan doğruya sorumlu olduğunu saptayarak mızrağın sivri ucunu AKP iktidarına yöneltmenin bugünkü siyasetinin hakim yaklaşımını oluşturduğunu; tüm sömürü ve baskının, mevcut statükonun savunucusu ve sürdürücüsü güçlere karşı mücadeleyi bir kez daha vurguladı. Toplumsal muhalefet güçlerinin de, AKP’nin iç çelişkileriyle oyalanmadan, ancak bu iktidara karşı açık ve dolaysız siyasal ve toplumsal mücadele yürüterek güçlenebileceğine dikkat çekti.
HDK 1. Genel Kurulu, AKP iktidarının ekonomik, sosyal ve siyasal saldırılarına karşı, toplumda tepki ve mücadeleler gelişmekle birlikte, henüz hükümeti ve sermayeyi tehdit edecek ve geri adım attıracak bir hareketin, güçlü ve birleşik bir emek, barış ve demokrasi cephesi düzeyinde ortaya çıkmadığını; demokrasi ve özgürlükler alanındaki talepleri suiistimal etmekte “ustalık dönemi”ne erişen AKP Hükümeti’nin, hak arayışlarına karşı yer yer darbe koşullarını hatırlatan uygulamalara girişmesine karşın, onun gerçek yüzünü açığa çıkaracak ve bir çekim merkezi olacak şekilde bir siyasal ve toplumsal oluşum sağlanabilmiş olmadığını tespit etti.
Bunu yapabilecek kapsayıcı temel gücün HDK olduğunu belirleyerek bu durumun tarihsel ve güncel sorumluluklarına dikkat çeken HDK 1. Genel Kurulu, bu tespitlerden hareketle, yaptığı çalışmalar ve örgütlenmesiyle; emek, demokrasi, ekoloji, kadın, LGBT bireyler, gençlik, özgürlükler gibi alanlarda bir seçenek, bir mücadele odağı, direnme gücü ve birleşme merkezi haline geldiğini gösterme, yerelleşme, il, ilçe, mahalle meclislerine dayanan bir hareket yaratma becerisini gerçekleştirme kararlılığını özenle ve coşkuyla vurguladı.
Türkiye’nin, emperyalist güçlerin uluslararası politikalarına, neo liberal uygulamalara ve bunlara eklemlenmiş hükümet planlarına mahkûm olmadığını vurgulayan HDK 1. Genel Kurulu, ülkemiz halklarının barışı, eşitliği ve özgürlüğü hak ettiğini ve barışın, eşitliğin ve özgürlüğün kazanılması için, işçi sınıfının ve emekçilerin, ezilen ve sömürülen halkların birleşik mücadelesini örgütleyip yükseltmenin tek çıkar yol olduğuna dikkat çekti. Bu amaçla, AKP Hükümeti’nin saldırılarının püskürtülmesi, TMY ve Özel Yetkili mahkemelerle özgürlük ve barış mücadelelerine karşı sürdürülen saldırılara karşı ve bir halk seçeneğinin yaratılması için HDK’nin kapsayıcılığını genişletmesi, mücadelenin yükseltilmesi gerektiğine işaret etti.
HDK, bu anlayışıyla toplumsal muhalefetin sesi ve kürsüsü, ezilen ve sömürülenlerin umudu ve geleceği olacağının bilincindedir ve bunun gereklerini yerine getirecektir.
Evrim Kepenek, Emek Dünyası
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.