Türkiye 68 hareketinin hakiki devrimcisi, dönemin Dev-Genç başkanı, sosyalist gençlik liderlerinden Ertuğrul Kürkçü, devrimci mücadele alanlarına bir yenisini eklemek üzere daha aktif bir süreç içinde yer aldı. Öncülüğünü Kürdistan ulusal kurtuluş hareketinin yaptığı ”Emek, Özgürlük ve Demokrasi Blok”u içinde yer alarak Mersin’den bağımsız milletvekili adayı oldu.
Türkiye 68 hareketinin hakiki devrimcisi, dönemin Dev-Genç başkanı, sosyalist gençlik liderlerinden Ertuğrul Kürkçü, devrimci mücadele alanlarına bir yenisini eklemek üzere daha aktif bir süreç içinde yer aldı. Öncülüğünü Kürdistan ulusal kurtuluş hareketinin yaptığı ”Emek, Özgürlük ve Demokrasi Blok”u içinde yer alarak Mersin’den bağımsız milletvekili adayı oldu.
Kürkçü uzun hapislik hayatından sonra birçok ”68’li” gibi sağa sola savrulmadan, ideallerine uygun ”iş yaşamı” içinde oldu. Fikir eylemi ve yazarlığın yanında ”medya” dünyasına girdi, düşünce yayıncılığı yaptı ve bu minvaldeki çalışmalarını sürdürüyor. Düşünceleriyle uyumlu, tutarlı bir yaşamı seçti Ertuğrul. Bu yönüyle de sevildi, sayıldı. Hak, adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi için savaşımdan geri durmadı. Ezilenlerin yanında saf tuttu, onlar için bir ömür feda etti ve halen de uğraşıyor. Işçiler için, sömürülen ve baskı gören toplumun tüm kesimleri için, işgal ve ilhak edilerek sömürgeleştirilen ülke ve halkları için savaşımdan geri durmadı. Militan çizgisinden sapmadı. 68’in genç devrimcisi, 60’lı yaşlarında hala genç devrimci ruhu ve enerjisiyle devrimci savaşımı sürdürüyor.
Ertuğrul, Türk ırkçılığı, milliyetçiliği, şovenizmi ve sosyalşovenizmine karşı, TC’nin yıllar yılı uyguladığı zulme, baskıya, imha ve inkar politikalarına karşı ezilen Kürt halkı ve diğer halklarla omuz omuza savaşım verdi ve buna devam ediyor.
Kürkçü şimdi yeni bir sürecin içinde aktif bir şekilde yer alarak devrimci savaşımına daha büyük bir ivme kazandırıyor. TC’nin yıllardır süregelen anti Kürt ve anti Kürdistan politikalarına, Türk sol hareketine musallat olan sosyalşoven sapmalara, şimdi pek popüler hale gelen ”Türk ulusal solcularına” karşı doğru zamanda, doğru yerde ve doğru bir karar vererek Kürt halkı ve diğer Türkiye emek ve özgürlük bileşenlerinin cephesinde saf tuttu. BDP öncülüğündeki ”Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku”nun adayı olarak Türkiye Parlementosu’na girme savaşımına tüm enerjisi, heyecanı ve hızıyla başlamış bulunuyor. Seçime girdiği şehir Mersin, gerek etnik gerekse dinsel inanç açısından heterojen bir yapı arzediyor. TC’nin Kürdistan’da sürdürdüğü savaşın en ağır bedellerini ödeyerek, yerinden yurdundan zorla göçertilen binlerce Kürt Mersin’e yerleşmek zorunda kaldı. Mersin’in demografik yapısında etkili bir nüfussal güce erişen Kürtler, Akdeniz ilçe belediye başkanlığını kazanacak konuma geldiler. Parlementoya vekil gönderebilecek güçte olan Kürtler 2007 parlemento seçimlerinde BDP destekli Kürt aday Orhan Mîroğlu’nu seçtiler ancak devletin müdahalesi sonucu seçim baskı ve hile ile kaybettirildi.
Şimdi ”Mersin’li Kürtler” Ertuğrul Kürkçü’yü destekliyorlar. Mersin’li Kürtler Ertuğrul’u çok sevmiş, içlerine almışlar. Ertuğrul’da ”ağır person” gibi değil, tam bir halk adamı gibi davranıyor ve Kürtlerin karşılıksız, içten ve temiz sevgisine aynı durulukta karşılık veriyor, onlarla kaynaşıyor. Kürtler Mersin’de Ertuğrul’u bağırlarına basmış ve tüm güçlerini onun arkasına yığarak seferber olmuşlar. Bu kez daha etkililer, daha deneyimliler ve devletin muhtemel entrikalarına karşı hazırlıklılar. Daha seçimlere epey bir zaman kalmasına rağmen yaratılan coşku ve heyecan kazanmanın güçlü işaretini veriyor.
Ertuğrul’a verilen destek sadece Kürtlerle sınırlı değil. Mersin’in ilericileri, devrimcileri, diğer etnik ve dinsel inançtan kesimlerde destek veriyorlar, vermelidirler. Ancak Ertuğrul’u Türkiye Parlementosu’na taşıyacak esas güç Kürtlerden geliyor ve bu bir ”abartı” değil, çok yalın bir gerçeği ifade ediyor. Ertuğrul hakiki devrimci kişiliğiyle Mersin’in heterojen demografik yapısından ”kazanma gücünü” çıkaracak bir sinerji yaratmış durumdadır. O nedenle çok isabetli bir seçim olmuştur Mersin adaylığı. Aynı zamanda Amed [Diyarbekir] merkezli ”Demokratik Toplum
Kongresi” üyesi olan Ertuğrul bu pozitif özelliği, Kürtlerin dinamik ve son derece örgütlü gücü ve diğer ilerici kesimlerin desteği ile Türkiye Parlementosu’na girme şansını yakalamıştır. Ertuğrul’u destekleyen güçler ciddi bir hataya düşmez, devlet cenahı da bilinen ”seçim dalaverisini” yapmazsa, veya bu çok muhtemel devlet hilesi behemehal bertaraf edilirse, Mersin’den sosyalist bir aday olarak, Kürtlerin ve tüm ilericilerin ”hevrê”si [hevali] yani yoldaşı Ertuğrul Türkiye Parlementosu’na girebilecektir.
Ertuğrul ceberrut TC devletine karşı yaşamı boyunca savaşım verdi. Şimdi aynı zalim devletin yasama mekanizması olan parlementoya girdiğinde bu kez aynı parlementoyu bu ceberrut TC devletine karşı savaşım platformuna çevirecektir. O 68’in ”inci çocuğu” Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararının verildiği parlementoya bir 68’li olarak girecek ve kutsalı sadece insan olan bir anlayışla parlemento zeminini insan, insanlık ve de yaşamın kaynağı olan doğanın hayrına kullanacaktır. Ertuğrul, TC’nin halklara karşı zalimane ve anti demokratik yasalar çıkardığı o parlementoda ideallerine, inançlarına, hayatını adadığı sosyalizm davasına hizmet edecek ve demokratik yasaların çıkarılması için aktif bir çaba içinde olacaktır.
1948 doğumlu olan Ertuğrul bir ”68’li” olarak parlementoya girdiğinde, Türkiye Parlementosu’ndaki ilk görevi 68. yaşına ”bir basamak kala” bitmiş olacak. Gönül isterki Ertuğrul ikinci döneminde de parlementoya girebilsin ve bir ”68’li” olarak 68. yaşını parlementoda arkadaşları ve dostlarıyla kutlasın.
Ertuğrul’a, Fransa’nın 68’lisi olan ve yıllar sonra ”Fransa Yeşiller Partisi”nden Avrupa Parlementosu’na giren ve ”Kızıl Danny” olarak bilinen Daniel Cohn-Bendit örneğinden hareketle ”Kızıl Ertuğrul” dedik. Belki o ”Devrimci Ertuğrul”, ”Sosyalist Ertuğrul” sözünü veya bir başka ”tanımlamayı” tercih edecektir. Velhasıl o her halükarda parlementoya girdiğinde toplumdaki tüm ezilenlerin renklerine sahip çıkacak demokratik bir savaşım pratiği sergileyecektir.
Biz hakiki 68’li devrimci Ertuğrul’u destekliyoruz. Onun kazanmasını istiyoruz. Mersin’deki halkımızdan, tüm ilericilerden Ertuğrul’u parlementoya göndermelerini bekliyoruz. TC devleti, bir ”68’liler yoldaşı” olan PKK lideri Öcalan’ı Imralı’da esir tutadursun, Kürtler bir ”68’li”yi TC Parlementosu’na göndermek üzere seferber olmuş ve gönderecekler. Ertuğrul’un seçim mitinglerinde Kürtler’e hitap ederken zafer işareti yaparak ”Bijî Rizgarî, Bijî Azadî” [Yaşasın Kurtuluş, Yaşasın Özgürlük] diye haykırması ona olan sevgiyi muazzamlaştırıyor. Ertuğrul parlemento alanını bu sloganların hayat bulması için değerlendirecektir. Bunda kuşku yoktur.
Ertuğrul’u tüm emekçi sınıf ve katmanlar, başta Kürtler olmak üzere ezilen halklar, ilericiler sevdi ve destekliyor. Ne ki, Ertuğrul’a hitaben şu çok özel tümceyi de söylemek durumundayız: Kürtler seni çok sevdi çocuk! Haydi parlementoya!
1 Mayıs 2011 RH.: anitosa@gmail.com