BDP yönetiminin en çok adayların gösterileceği seçim bölgelerini belirlemede zorlanmış olduğu anlaşılıyor. Örneğin daha önce adı Mersin ve Van için geçen Leyla Zana sonuçta kendi memleketi olan Diyarbakır’dan aday gösterildi. 2007’de Diyarbakır’dan seçilmiş olan Selahattin Demirtaş, Hakkari’ye, Gültan Kışanak Siirt’e, Aysel Tuğluk Van’a, Akın Birdal ise Gaziantep’e kaydırıldı ki bu isimlerden hiçbiri aday gösterildikleri ilin yerlisi değil. Aslen Şırnak Cizreli olan Katılımcı Demokrasi Partisi Genel Başkanı, eski bakan Şerafettin Elçi de Diyarbakır’da kendine yer buldu. 2007’de İzmir’den aday gösterilmiş olan EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel ise Ufuk Uras’ın yerine İstanbul 1. Bölge’nin bağımsız adayı oldu. İstanbul’dan gösterilmesi beklenen DEV-GENÇ eski Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü ise 2007’de Orhan Miroğlu’nun kılpayı kaybettiği Mersin’den aday gösterildi. 61 adayın siyasi profili çıkartılmak istendiğinde ilk olarak KCK davasından tutuklu 6 isim dikkati çekiyor: Bunlardan Hatip Dicle Diyarbakır, Selma Irmak ile Faysal Sarıyıldız Şırnak, İbrahim Ayhan Şanlıurfa, Kemal Aktaş (ki yıllarca PKK davasından hapis yattı) Van ve Gülseren Yıldırım da Mardin’den aday gösterildi. Hatip Dicle’nin tıpkı yine Diyarbakır’dan aday gösterilen Leyla Zana gibi kapatılan DEP’in Diyarbakır milletvekilleri olduğunu ve Mart 1994’da tutuklanıp yıllarca hapis yattıkları hatırlandığında 12 Haziran’ın özel olarak onlar, genel olarak da Kürt siyasi hareketi için bir tür rövanş olacağını söyleyebiliriz. Onlara yakın tarihin iki mağduru daha ekleniyor: DTP’nin kapatılmasıyla birlikte yasaklı durumuna düşen bu partinin iki kurucu eşbaşkanı (ki sonradan Demokratik Toplum Kongresi’nın eşbaşkanları olarak seçildiler) Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk.
61 aday arasında en çarpıcı ismin Şerafettin Elçi olduğu söylenebilir. Çünkü Elçi yıllardan beri Kürt siyasi hareketinde PKK çizgisinden bariz bir şekilde farklı bir pozisyon alan, IKDP Lideri Mesut Barzani’ye yakın olduğu bilinen itibarlı bir isim. Elçi’nin BDP’nin desteğiyle yıllar sonra TBMM’ye girmesi Kürt hareketi içindeki “birlik” tartışmalarını da ileri bir noktaya taşıyabilir. İslamcı duruşuyla bilinen, yıllar önce RP’de siyaset yapmış ve bir süredir DTK bünyesinde faaliyet yürüten Altan Tan’ın, normal şartlarda AKP listelerinde yer alması gerekirken Diyarbakır’dan bağımsız aday olması da benzer bir öneme sahip. Elçi ve Tan gibi isimlerin BDP’nin başını çektiği bir blokta yer alması, hükümetin desteklediği söylenen, PKK çizgisine alternatif Kürtçü siyasi şahsiyetler ve oluşumlar yaratma veya varolanları güçlendirme stratejisini zayıflatabilir. Bu arada Mardin adaylarından Erol Dora’nın seçilirse TBMM tarihinin Süryani kökenli ilk milletvekili olacağının altını çizmek gerekiyor.
Soldan transferler
Buna karşılık Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder, Ferhat Tunç gibi isimlerin herbirinin ayrı ayrı değeri olmakla birlikte, içinde yer aldıkları sosyalist solun her geçen gün daha da marjinalleşen konumu göz önüne alındığında Kürt siyasi hareketine oydan çok, esas olarak “sembolik” anlamda katkı sunmaları beklenir. 61 bağımsız aday içerisinde seçilme ihtimali yüksek olanlar arasında “transfer” isimlerin fazla gözükmesi BDP tabanında belli rahatsızlıklar yaratabilir. Özellikle 6 milletvekilinin hedeflendiği Diyarbakır’da Elçi ve/veya Tan’ın seçilememesi durumunda, tabanın transferleri yadırgadığı sonucu çıkarılabilir. Her ne kadar “dışa açılma” stratejisinin kâr-zarar hesabında bazı yanlışlıklar yapılma ihtimali bulunsa da BDP kökenli bağımsız aday listesinin 4 yıl önceye kıyasla daha iddialı ve çok güçlü olduğu açıktır. Sonuçta Leyla Zana, Hatip Dicle, Ertuğrul Kürkçü, Şerafettin Elçi, Ahmet Türk, Ferhat Tunç, Sırrı Süreyya Önder gibi isimlerden oluşacak bir BDP grubunun yeni Meclis’te hayli ses getireceği aşikâr.
Ruşen Çakır, Vatan
10.04.2011
http://haber.gazetevatan.com/Haber/370291/1/Gundem