HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü, Cumhuriyet Gazetesi’nden Faruk Eren’in HDP ile sosyalist hareket arasındaki ilişkilere Sosyalistleri Kim Birleştirecek başlığıyla odaklanan yazı dizisine sunduğu makalede “Sırtımızda akamete uğratılmış 20. yüzyıl devrimlerinin yüküyle yürüyüşümüzü sürdürürken sosyalizmin yeniden kuruluşuna giden yeni yollar keşfetmekle, karşımıza dikilen yeni muammaları çözmekle yükümlü olduğumuzun idrakindeyiz.” diyor. “HDP, bu çözümü tılsımlı formüllerde değil, tahammül edilemez baskı ve sömürüye karşı ayağa kalkan her insanın ortak eyleminde arayan en kayda değer kolektif deneyimdir ve artık bir edinimdir; sosyalist tasavvur ve iddiaların insani kurtuluş arayışıyla baş kaldıran milyonlarca kadın ve erkeğin umutlarına tercüme edilebilmesi ve ulus-devletin ötesine bakan diğer özgürlükçü tasavvurların yanı sıra toplumun özdeneyimiyle sınanabilmesine imkan sunan istisnai bir seçenektir. Hoş geldiniz!”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) 2011’de Türkiye’nin toplumsal ve demokratik muhalefet güçleriyle Kürt özgürlük hareketinin tarihsel ittifakından doğdu. HDP kadroları ve milletvekillerinin büyük çoğunluğunu Kürtler; onların büyük çoğunluğunu da “sosyalistler” oluşturur; Türkü, Kürdü, Arabıyla “sosyalistler” – “sosyalist” olmalarının gerektirdiği tevazuyla birlikte- diğer özgürlükçü ve demokratik bileşenlerin değerleriyle barışık, onlarla yan yana HDP’de ortak ev sahibi ve kurucu öznedirler. HDP’de “yeni” ve “biricik” olan, “sosyalistler”in varlığı değil, partinin bu “çokluğu” tanıma düzeneği, bireyler, topluluklar ve politik partilerin üzel kişiliklerini HDP çatısı altında da sürdürebilmelerine elveren konfederal işleyişidir
Türkiye’nin direniş odaklarının, simgesel değer verilen kişiliklerin önü HDP’de hep açık oldu. Özgürlük hareketinin Türkiye’nin demokratikleşmesiyle Kürtler’in özgürleşmesi arasındaki diyalektik bağı idrakinin yanında bu tutumun felsefi bir bağlamı da var: Devrimci mücadele kavrayışını 1971 yenilgisinin inkârından türeten özgürlük hareketi, kendi siyasi pratiğini de ayrı yataklardaki kurtuluş mücadelelerinin ortaklaştırılmasının imkânı ve itici gücü olarak görür. Öcalan’ın HDP 1. Olağanüstü Kongresine “’71 devrimciliği”ne atfen “bu tarihsel emanetin yükseklere taşınması dileğiyle” yolladığı mesaj bu yaklaşımın özgül koşullardaki ifadesiydi.
HDP demokratik ve sosyalist görevler arasında istisnai bir köprü oluşturuyor. Onunla anlamlı bir ilişki kurmayı başaramayan bütün politik güçler 24 Haziran denkleminde ister istemez boşluğa -ya da diktatörlükle aynı hat üzerine- düştüler. “Sosyalistler” ise faşizm ve sömürgeciliğe karşı parlamento dışında süregiden kavgaya taşıdıkları toplumsal enerji, heyecan ve akıl ölçüsünde ortaklığın toplumsal zeminini ileriye götürme, HDP’yi kendi suretlerine yaklaştırma imkanı yakaladılar. Bu imkanın gerçekliğe dönüşmesinin başlıca güvencesi, “sosyalistler”in HDP’nin parlamentoda sağladığı platform üzerinden gündelik siyasete etkin müdahale ve toplumla “en yüksek kürsü”den iletişim kurma kapasiteleridir. HDP, aday listelerinde yer alan, daha önce bileşeni olmayan “sosyalist” güç ve bireylerin yanısıra ırkçılık, faşizm ve diktatörlüğe direnişin diğer mevzilerinden gelenlerin de taşıdıkları yeni deneyim ve söylem dağarcığını içererek değerler yelpazesini genişletme yükümlüğünün üstesinden gelmeyi başaracaktır.
Sırtımızda akamete uğratılmış 20. yüzyıl devrimlerinin yüküyle yürüyüşümüzü sürdürürken sosyalizmin yeniden kuruluşuna giden yeni yollar keşfetmekle, karşımıza dikilen yeni muammaları çözmekle yükümlü olduğumuzun idrakindeyiz. HDP, bu çözümü tılsımlı formüllerde değil, tahammül edilemez baskı ve sömürüye karşı ayağa kalkan her insanın ortak eyleminde arayan en kayda değer kolektif deneyimdir ve artık bir edinimdir; sosyalist tasavvur ve iddiaların insani kurtuluş arayışıyla baş kaldıran milyonlarca kadın ve erkeğin umutlarına tercüme edilebilmesi ve ulus-devletin ötesine bakan diğer özgürlükçü tasavvurların yanı sıra toplumun özdeneyimiyle sınanabilmesine imkan sunan istisnai bir seçenektir. Hoş geldiniz!
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.