Teslim Töre
İnsanlar, kendi tarihini kendileri yaratırlar. O nedenle kendi tarihlerinin ham senaristi, hem oyuncusudurlar. Sınıflı toplumdan bu yana, tarihin yazarı da oyuncusu da, sınıflar insanı olmuştur. Bu yapısal nedenle, sınıflı toplumlar tarihi, sınıf mücadeleleri tarihi olarak gerçekleşmiştir. Sınıf mücadeleleri tarihi, antagonistik yani uzlaşmaz bir zeminden kaynaklandığı için kanlı, kavgalı, yok olmalı savaşlar olarak yaşanmıştır. Haklı ve haksız savaşlar da bu bağlamda oluşmuştur. Haksız savaşlar, ezenlerin, saldıranların, sömürenlerin, haklı savaş ise, kendini, emeğini, ülkesini savunanların savaşı olmuştur. Söz konusu ayrışmadan dolayı, insanların kendi tarihinin yazarı da oyuncusu da olmasına rağmen, tarih kişiler üzerinde değil, sınıf çıkarları üzerinde geleceğe taşınmıştır. Ancak, mücadele tarihi geleceğe taşınırken, tarihi kişilikler, sembolik fakat önemli roller oynarlar.
Bu tarihsel bağlamdan hareketle belirtecek olursam, EMEK DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BLOĞU, Kürt, Türk ve Türkiye de yaşayan diğer halkların haklı mücadelesinin ve çıkarlarının üzerine inşa edildiğini önemle vurgulamam gerekir. EMEK DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BLOĞU’ nun, temel gücü ve ana gövdesi, Kürt Özgürlük Hareketidir. Özgürlük Hareketi, Kürt halkının onuruyla, gururuyla, kanıyla, canıyla, acılarıyla, kıvançlarıyla yaratmış olduğu haklı bir mücadelenin ürünüdür. EMEK DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BLOĞU’ nun diğer kanadı ise Türkiye sosyalist hareketidir. O da zorlu, onurlu, gururlu ve yine acılarla yoğrulmuş, umudun, direncin, haklı bir mirası olarak kendini ifade ediyor. Söz konusu BLOĞU’ n millet vekili adayı olan Ertuğrul Kürkçü de (tabi ki bana göre), bu mirasın tarihsel, sembolik fakat önemli bir ismidir.
Türkiye devrim mücadelesi, henüz çocukluk dönemini yaşarken, emperyalizmin planları doğrultusunda, ordunun gerçekleştirmiş olduğu faşist cuntalar tarafından acımasızca ezildi, imha edildi. Vermiş olduğu büyük kayıplara rağmen, önemli direnmeler gösterdi. İbrahimler, İnanlar, Denizler, Yusuflar, Mustafa Özençler gibi dava insanları, kahramanları yetiştirdi. Ama ( tabi ki yine bana göre) Mahir Çayan’ ın öncülüğünde, yoldaşları ile birlikte gerçekleştirilen Kızıldere eylemi, Türkiye devrim mücadelesinin insani yönünü, insani değerlerin evrensel boyutunu ve sosyalizmin insancıl yüzünü ifade eden fenomenal bir insanlık abidesidir. Ertuğrul Kürkçü, Kızıldere eyleminden geriye kalan, fakat bu güne kadar devrimci kişiliğinden ve duruşundan taviz vermeyen, bir sapmaya düşmeden, Kızıldere eyleminin onuruna leke sürmeden yaşayan devrimci bir kişiliktir.
Kuşkusuz, EMEK DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BLOĞU’ nun bütün adayları, üyeleri, aktivistleri, çalışanları çok önemli kişiliklerdir. Zaten o nedenle, BLOĞU’ n kendisi tarihi bir öneme sahip. Özgürlük Hareketinin, temel gücünü oluşturduğu EMEK DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BLOĞU’ ile: APO’ nun devamıyız dediği, Mahirlerden, Denizlerden geriye kalan Türkiye sosyalist hareketi ile birleşerek kendi tarihi ile buluşması, dolaysıyla Özgürlük hareketinin bir Türkiye hareketi düzeyene büyümesi, Türkiye sosyalist hareketinin ise, fiili ve aktif olarak, Kürt halkının haklı mücadelesinin yanında yer alarak, gerçek sosyalist bir içerek kazanması bakımından tarihsel ve toplumsal bir önem taşıyor. Ertuğrul Kürkçü’ nün üzerine vurgu yapmamın bir nedeni bu, diğer nedeni ise, gittikçe Özgürlük Hareketinin şahsında, Kürt halkına karşı kap kara bir görünüm kazanan sosyal şovenizmdir.
Mevcut ortamda, Kızıldere eyleminin üretmiş olduğu insani değerler bütünü ve sosyalizmin insancıl yüzünü, Kürt halkının haklı mücadelesine destek olarak taşıyan, onunla ittifak yapan eğilimle, o insani değerleri sosyal şovenizmi körüklemek yönünde kullananların somut bir mukayesesini yapmak gerekiyor. Bu temeldeki ayrışma ve gelişmelerin altını kalın çizgilerle çizerek, Özgürlük Hareketine eleştiri adı altında Kürt halkına karşı düşmanlığı körükleyen sosyal şovenizme gittiği yönün bir pusulasını sunmak kaçınılmaz oluyor. Kendine sol, sosyalist diyen fakat, sosyal şoven bir politika ve ideoloji üreten güçlerin, gerçek sosyalist düşünce ve güçlerle nasıl bir ayrılık noktasına gelmiş olduklarının alarmını vermek gerekiyor. Kürt Özgürlük Hareketi ile, Türkiye sosyalist hareketi tarihi bir süreç yakalamıştır. Yakalanmış olan söz konusu süreç, sadece Türkiye halklarının kurtuluşu için değil, bölge halklarının kurtuluşu ve emperyalizmin bölge ve Türkiye üzerine yapmış olduğu planların alternatifini oluşturmak, karşı argümanını geliştirmek içinde büyük önem taşıyor.
Özgürlük Hareketinin bölgemizde kapsamış olduğu alan, etki sağladığı güçler itibariyle, EMEK DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BLOĞU’ bölgede emperyalizmin halklar için oluşturmakta olduğu düşmanca planlara karşı bir oluşumu da ifade edecektir. Bu vesile ile, Türkiye sosyalist hareketi, ülke çitlerinin dışına çıkıp, bölgeye açılarak, kendi birikim ve değerlerini, bölge halkları ile paylaşma, onların birikim ve değerlerini de, kendi bilgi dağarcığına aktararak, bir değerler yumağı yaratma olanağı yakalayacaktır. Kendi bölgesini tanıyacak, bir değerler bütünü yaratacak, bölgenin sorunları ile kendi sorunlarının sağlıklı bir sentezini yapma fırsatı bulacaktır. Dolaysıyla ufku açılacak, sosyal şoven çevreleri daha kolay teşhir ve tecrit etme yeteneklerini geliştirecektir. Sosyal şovenizmden arınarak, belki de Latin Amerika Ülkelerinde olduğu gibi, Ortadoğu da bölgesel bir birlik bloğunun oluşturulmasına önemli katkılar yapacaktır.
Avrupa ve Latin Amerika gibi ülkelere bakarak bir belirlemede bulunacak olursak, Türkiye sosyalist hareketinin çok içe kapalı, enternasyonal bağları olmayan, iç ve dış blok organizasyonundan, Türkiye, bölge ve dünya derim sürecinin plan ve politik perspektiften yoksun olduğunu söyleyebiliriz. Belki tek neden değildir ama, Türkiye de sosyal şovenizmin bu kadar yaygın bir zemin bulmasının önemli nedenlerden ibisinin de bu olduğu kesindir. Latin Amerika da, Avrupa da solun birlikleri var. Türkiye de ne ülke içinde ne de bölgede böyle bir birlik yoktur. Elbette ekonomik, sosyal, siyasal gibi farklı nesnel nedenlerin birliklerin oluşturulmasını engelleme olasılığının olduğu iddia edilebilir. Fakat böylesi bir olasılığın çok zayıf olduğunu, yaşanmış olan somut bir olguyu örnek göstererek , vurgulamak gerekiyor. Biz Filistin de iken, Ortadoğu da oluşturulmuş olan, bir cephe platformunun içinde TKEP olarak yer aldık ve temsilcimiz de söz konusu cephenin sözcülüğünü yapıyordu.
Geçmişte yaşayarak da gördüğümüz gibi, bölgede bir birliğin oluşturulması, söz konusu birlik ile, emperyalizme, onun işbirlikçilerine, onların, halkları sömürmek, ezmek için oluşturmuş oldukları ortak planlarına karşı, halkların alternatif plan ve politikalarını oluşturmak mümkündür. Oluşturulacak olan böylesi kollektivite ile, Avrupa da ki, Sol Birlik, Latin Amerika da ki platformlarla güçlü enternasyonal bağlar kurmak, dünya devrim sürecinin bir aktivisti, devindiricisi olmak pekala olasıdır. İçe büzülmek, dünyadan kopuk yaşamak anlayışına son verilip, önce EMEK DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BLOĞU’ nu güçlendirmek, geleceğe taşımak gibi olması gerekenleri yapıp, bölgemize taşmak, oradan da dünyaya açılmak, Türkiye sosyalist hareketinin bir çıkış yolu olabilir.
Evet kitlelerle bağ kurmak, işçi sınıfı ve emekçilerle bütünleşmek, kitleselleşmek olmazsa olmazlardır sosyalist hareket için. Ama enternasyonalizm, sosyalist hareketinin varlık nedenidir. Bu olmadan diğerleri de olmaz. Sosyalizmin, söz konusu varlık nedeni ve olmazsa olmazları, “yumurtamı tavuktan. Tavuk mu yumurta dan çıkar” gibi bir tekerleme değil, bir birini tamamlayan faktörlerdir. Birinin yokluğu diğerini, diğerinin yokluğu da öbürünü güçsüz kılar, çaptan düşürür, etkisizleştirir. Enternasyonalizm olmadan kitleselleşme, kitleselleşme olmadan da enternasyonalizm tek başına güçlü bir dinamizm yaratamaz, kalıcı, uzun nefesli bir güç oluşturamaz. Bu söylenenler salt bir teori değil, dünya devrim süreci içinde, teori ile pratiğin etin kemiğe büründüğü gibi bir birine bürünüp, pratiğin mihenk taşına vurularak, ispatlanmış gerçekliklerdir
Buraya kadar yazılanların toplamı ve birey, toplum, sistem bağlamından hareketle belirtecek olursam: EMEK DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BLOĞU, Türkiye devrim mücadelesinin, fenomenal bir sembolü olan Kızıldere ve kendisini onun devamı olarak gören, Kürt Özgürlük Hareketini buluşturarak, epey zamandır kopuk olan,her iki halkın tarihsel ve toplumsal dinamizmini yeniden bütünleştireceği; ülkemizde ve bölgemizde, emperyalizmin halklara karşı yürütmekte olduğu, sömürü ve imha planlarına karşı, halkların alternatif oluşturmasını sağlayacağı; Özgürlük Hareketinin ve Türkiye sosyalist güçlerinin dünya devrim sürecine katkı yapacak bir manivela işlevi göreceği için, kendimi EMEK DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BLOGU’ nun bir destekçisi, çalışanı, aktivisti ve üyesi olduğumu ilan ediyorum.
EMEK DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BLOĞU’ nun bütün çalışanlarını, destekçilerini, aktivistlerini, üyelerini kutluyor, mücadelede kendileri ile omuz omuza olduğumu bildiriyor ve yürekten selamlıyorum. Bloğu’ un güçlenmesi ve devamı için elimdin gelen her şeyi yapacağıma söz veriyorum.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.