“Barış için projesi olmayanın kalkınma ve özgürlük için de projesi olmaz”

14 Nisan’da, Diyarbakır’dan NTV canlı yayınına bağlanan Ertuğrul Kürkçü’nün konuşmasını ilginize sunuyoruz.

Meclise girdiğimiz andan başlayarak temel talebimiz Türkiye’nin yeniden kuruluşu olacak. Barış, halkın haklarını merkeze alan bir anayasa, %10 barajının ortadan kaldırılması, bir siyasi genel af ilanı ve toplumun bütün kurucu ögelerinin önündeki engellerin kaldırılması için hep birlikte çaba göstereceğiz.

Ben bütün halkların özgürlüğü için çalışacağım, ama şu an Türkiye’de kimliğinin kabul edilmediği, anayasada bu kimlikten söz edilmediği bir halk var. Elbette onların hakları önemli. Ben Kürtlerin haklarının tanınmasının Türklerin özgürleşmesi olduğunu savunuyorum. Başka bir halkı ezen halk özgür olamayacağına göre aslında herkesin özgürlüğü birbirlerinin özgürlüğüne bağlı.

Tüm bunlarla bağlantılı olarak Türkiye’de yaşayan insanların çok büyük bir çoğunluğu, emekçiler hak etmedikleri kadar düşük ücretlerle çalışıyorlar. Hak etmedikleri kadar yoksullar. Türkiye’de bu yoksulluğu ortadan kaldıracak, tüm insanları onurlu bir yaşama kavuşturacak kadar kaynak ve zenginlik var. Bu zenginliğin eşit ve adil dağılımı da tabi ki en önemli öncelikler arasında.

Bu değindiklerim bir sıraya tabi değil. Bunların tamamını kapsayan bir politik müdahale için mecliste olacağız.

Gerçek olmayan, insanların kanında teninde hissetmediği bir sorun 40 yıl boyunca bir ülkeyi meşgul edebilir mi? 40 yıl boyunca ülkenin temel kaynakları, silahlı güçleri, halkı, kültürü, siyaseti, ticareti bundan bu kadar derinden etkilenebilir mi bu yapay bir sorun olsa?

Türkiye’de gerçek bir sorun var. Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşlarından bir bölümü kimlik ve kültürleri dışlanarak asimile edilmeye çalışılmış, fakat bu gerçekleşememiştir. Bu duruma uygun bir düzen oluşturulursa eğer bu çatışma Türkiye’yi meşgul etmez. Ancak o zaman temel sorunlarla ilgilenebiliriz. Hakiki bir durumdan söz ediyoruz. 40 bin insanın hayatından, milyarlarca dolar kaynağın boşa akmasından, hayatların kaybedilmesinden, insanların birbirlerine karşı kinlenmesinden söz ediyoruz. Bu ölümler sürdükçe bu nasıl sona erebilir?

O yüzden barış için projesi olmayan hiç kimsenin kalkınma ve özgürlük için de bir projesi yok demektir. Nasıl kardeşleşeceğiz? Nasıl yeniden temelden çatıya bu ülkeyi bina edeceğiz? Nasıl yoksulların hakkını koruyacağız? Bunun için bir teklif bekleriz. Yoksa ben ya da başkaları niçin bunun devam ediyor olmasını istesin?