TBMM Genel Kurulunda HDP Grubunun meclis araştırması önergesini sunan Ertuğrul Kürkçü “Hükûmet iç ve dış politikada sıkıştıkça, macera, baskı, şiddet ve yurttaşların haklarına yönelik saldırıları artırdıkça; bunların ekonomi üzerine etkisi artan ölçüde olumsuz oluyor. Bu şartlar altında ekonominin apansız çökmesi ihtimali vardır.” dedi.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; önergemiz, aslında yukarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmekte olan genel durumun bir özeti sayılabilir. Orada da tabloya baktığımızda gördüğümüz bütün kırılganlıkları bugün Türkiye ekonomisinde görüyoruz. O yüzden böyle bir Meclis araştırması yapılması, bütçe tartışmasının yapılacak olması dolayısıyla önemsiz görülemez. Çünkü uluslararası endeks kuruluşlarının yaptıkları değerlendirmelerde Türkiye 2013’te ekonomisi kırılgan beş ülke arasında sayılmıştı. Bunlar Türkiye, Brezilya, Hindistan, Endonezya ve Güney Afrika’ydı. Bu yıl bu liste yeniden yayımlandı ve bu kırılganlık listesinde bir tek Türkiye var, diğerleri çıktılar. Fakat şimdi Türkiye, Arjantin, Pakistan, Mısır ve Katar’la birlikte değerlendiriliyor.
Öte yandan, Credit Suisse’nin Küresel Servet Raporu’nda 2016’dan 2017’ye servetteki değişim hane halkı düzeyinde ölçüldüğünde düşüşte ilk üç ülke var: Bunlar Japonya, Mısır ve Türkiye. Yetişkin başına servet değişiminde de en çok düşen ülkeler, yine Mısır, Türkiye ve Japonya.
Şimdi, bu durum yeterince alarm verici. “Kırılgan” demek şu demek: Daha yüksek basınçlar karşısında ansızın çökme ihtimali var demek. Kırılgan olmayan esnek materyaller nasıl yüksek şoklar ve darbelere mukavemet gösterirlerse, kırılgan olanlar ise “çıt” diye kırılırlar. Tehlike de zaten burada, öngörülür belirtiler yavaş yavaş yükselmez, apansız olur. Bu apansızlık açısından bir riskle karşı karşıya olduğumuzu iddia ediyoruz.
Göstergeler var mı? Göstergeler var; dolar bugün itibarıyla 3,95’e, avro 4,63’e yani son yılların en yüksek değerine çıktı. Petrol fiyatları, motorin 5 lirayı geçti, geçen yıl 3,60’tı. Ekmeğin 200 gramı 1 Türk lirası, geçen yıl 250 gramı 75 kuruştu. Buna fırıncılar odası “Gizli bir zam yapmıyoruz.” diye değerlendirmede bulunmuş, hakikaten açık bir zam bu. İşsizlik bu yıl itibarıyla yüzde 10,2, geçen yıldan çok önemli bir fark yok. Enflasyon geçen yıl yüzde 8,53’tü, bu yıl TÜFE yüzde 11,20. Kredi kartı borcu olanlar 32 milyon 39 bin kişi ve toplam 49,4 milyar lira borçları var bankalara, takipte de 618 bin kişi var.
Şimdi, bu şartlar altında durumun hakikaten alarm verici olduğu, kırılganlığın uç noktaya doğru yaklaşmaya başladığı açık fakat buna karşılık -bunu karşılayabilmek için uygulanan- Hükûmet politikalarına baktığımızda, içeride olağanüstü hâl, dışarıda savaş hazırlığı var. “Savaş hazırlığı” sadece bir retorik değildir. Başbakan Yardımcısı kendi terimleriyle bunu açıkladı “Millî güvenlik harcamalarımız için, millî savunma harcamalarımız için gereken 28 milyar doları bulabilmemiz için motorlu taşıtlar vergisine zam yapmak zorundayız.” dedi; bu hafta bu konuyu görüşeceğiz.
Dolayısıyla içeride bütün bu yükler toplumun üzerine yükleniyor. İçeride olağanüstü hâl, dışarıda savaş hazırlığıyla buna reaksiyon veren bir rejim, Türkiye’yi bir çıkışa doğru götürmüyor, tam tersine öngörülemezlikleri ve kırılganlıkları durmaksızın artıyor demektir. Bu şartlar altında Meclisin duruma el koyması gerekir çünkü Hükûmet, sürekli olarak iç ve dış politikada sıkıştıkça, macera, baskı, şiddet ve yurttaşların haklarına yönelik saldırıları artırdıkça; bunların ekonomi üzerine etkisi artan ölçüde olumsuz oluyor çünkü uluslararası kuruluşlar, OHAL devam ettikçe Türkiye’deki ortaklarıyla yeni sözleşmeler yapmaktan vazgeçiyorlar, Türkiye’nin eski müttefikleriyle arası bozuluyor, kendisine yeni uluslararası müttefikler bulmuyor. Bu şartlar altında ekonominin apansız çökmesi ihtimali vardır, Meclis yurttaşların hakları için harekete geçmelidir.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.